İnsan sadece et, kemik, kan ve damarlardan oluşan, sadece iskeletten oluşan bir varlık değildir. İnsan hem maddi ve hem de manevi yönden var olan üstün bir varlıktır. İnsanı üstün kılan şey, imanı, ihlası, düşüncesi, şerefi , rahmet ve şefkati, haysiyetidir. İnsan hem ruh hem bedenden oluşan dış görünüşü ile mükemmel bir varlıktır .
İnsanı olgunlaştıran, kamil manada üstün kılan etken İslam akidesidir. Rahmeti, şefkati, acıma duygusu gibi manevi duygularla donatılmış bu duygular İslam’ın istikametinde kullandığı zaman, onu şahsiyetli kılar. Toplum olarak bu üstün meziyetlere ne kadar muhtaç olduğumuzu yaşanan olaylar bunun göstergesidir. Avrupa’nın göbeğinde Göçmenlerden sorumlu bir bakanın makam aracıyla bir göçmeni nasıl bilerek çarptığını ibretle ve nefretle TV haberlerinde izledik.
Toplumumuzda yaşana şiddet, baskı, terör, taciz, tecavüz kadınlara uygulanan şiddet bazı insanların ahlaktan, imanı duygulardan, rahmet ve şefkatten yoksun olduğunu gösteriyor. İnsan oğlu hayatın çetin şartları altında mücadele veren, hayatın zor şartlarında hayat sürdüren bir varlıktır. Dünyada var olan Her şey insan için yaratılmıştır. İslam inanç sistemiyle, ahlaki kurallarıyla şahsi hayatına yön verdiği zaman toplumun huzuru , barışı, kardeşlik duyguların yaşanacağı örnek sahabe hayatında görüldüğü gibi bizimde insan olmamız hasebiyle o hayatın anlarını yaşamak mümkün.
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, yalan hile, karaborsa, fırsatçılık , çeteleşme, esrar, eroin, uyuşturucu ve sigara gibi kötü alışkanlıkların had safhaya ulaştığını müşahede ediyoruz. Uyuşturucu engellemek için yapılan çalışmalar, bu konunun engellenmesi için israf edilen harcamalar, bu mücadele için yapılan çalışmalar, Ahlaki çöküntünün ne boyutta olduğunu gösteriyor... Bütün yaşanan bu nahoş olayların ana sebebi, ruh dediğimiz cevheri doğru istikamette kullanmadığını, ruhun kötü yollar ve alışkanlıklar için çalıştığını görüyoruz. Manevi yönden büyük boşluklar oluşmuş, İnsan sevgisi, öncelikle insanın kendini sevmesi, ailesini,çevresini, toplumunu, ülkesini sevmesi lazım. Bu sevginin oluşması ruhun gıdası olan İman hakikatini, Allah sevgisini, peygamber sevgisini ve kendine has özel ruh aleminin rahmet, şefkat, sevgi, barış içinde olması lazım. İnsanı şahsiyetli kılan bu özeliklerdir…
Ruhun kin, düşmanlık, gıybeti, haset, iftira, yalan, dedikodu, çekememezlik gibi manevi kirlerden temizlenmesi lazım. Bu temizlik deterjanla, hijyenik maddelerle olmuyor. Ruhun temizliği ancak samimi bir tövbe, samimi bir iman, samimi bir ihlas, samimi kirli düşüncelerden arınması lazım. Kalbin saf olması, kötülüğü barındırmayan halisane bir kalple sağlanır. Bazıların diyorlar ki,’’ efendim kalbim temizdir, sen kalbe bak.’’ Gibi aldatmaca sözler ile o kalp kendi kendine temiz olamaz. O kalbin temiz olması için abdestli, eleri duaya kalkan,alnı secdelere varan, kardeşinin kötülüğünü düşünmeyen, düşmanlık beslemeyen, başkasına zarar vermemekle mümkündür. O kalbin temiz olma şartı kötülüğe bulaşmayan başkasına zarar vermeyen, Kalp temizdir.
Sözle ve lafla Müslüman olunmaz. İmanın gereği şekilde takva ile amel etmek. İslam ahlakını, yaşamakla ve icraatla kendini göstermeli. Müslüman yalan söylemez, zulüm yapmaz, aldatmaz, bir Müslüman hain olamaz, adaletten ayrılmaz. Müslüman kardeşine karşı iyi davranır. Kimseyi incitmez, kimseye zarar vermez, şeref ve haysiyetine dokunmaz, Malını haksız yere yemez, hileye baş vurmaz, ‘’ Kendisi için istediği şeyi Müslüman kardeşi için sever. ‘’ İstemezse iman etmiş olamaz… Müslüman’ı şahsiyetli ve olgun mümin kılan Müslümanlığın gereğini yaşayandır...