İnsan tek başına yaşanılması düşünülemez..Çünkü İnsan sosyal bir varlıktır. Toplumsal hayatın içinde yer alan . toplumsal hayatta yaşamak zorundadır. Derler ya, ‘’ Komşu komşunun külüne muhtaçtır.’’ Bu atasözü yerinde söylenen ve tecrübelere dayanarak söylenmiş bir sözdür.
Toplumsal hayata ayak uydurmak, hayatı güzelleştirmek. Toplumsal düzenin asayişin sağlanması için, Meclislerde kanun ve yasalarla bir takım düzenlemeler yapılmıştır.İnsanlar toplumsal ahlaki kriterlere uymak zorunludur. Toplumsal düzenin huzuru , barışı için bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler toplumun refahını, huzurunu , barışını sağlamada yetersiz olduğu veya gerçek anlamda uyulmadığını gözlemliyoruz.
Orta doğudaki vahşetlerin, cinayetlerin, şiddet ve savaşların cereyan etmesi, İslam ahlakından , İslam’ı doğru yaşamaktan ve yaşantıdan uzak olduklarını , dengesiz gelir dağılımın ve cehalet ve fakirliğin, eğitimsizliğin neticesi olduğunu düşünüyorum. Hak, hukuk ihlalleri, adilane bir hukuk sistemin olmadığını, seçme ve seçilme özgürlüğün olmadığını, halk iradesinin topluma, sevk ve idareye, meclise yansımadığından dolayı bu vahşetler, göçler, savaşlar , cinayetler işleniyor.
Böyle bir ahlaksızlık ve adaletsizliğin olduğu bir toplumda İslam’ı suçlamak, İslam’a mal etmek İslam’ı bilmemektir. İslam’a mal etmemek lazım. İslam devletlerindeki yaşantıda, hayatın sosyal alanında adalet anlayışı, hukuk sistemi, seçme ve seçilme özgürlü yoktur. Hanedanlıkla, krallıkla babadan oğla saltanatın geçtiğini, bu şekilde şahsi çıkarı doğrultuda halkı idare ediliyor olması büyük haksızlıklara sebebiyet verdiğini gözlemliyoruz.. Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Katara, Birleşik Arap Emirlikleri Kuveyt ve Lübnan gibi, halkı Müslüman olan İslam ülkeleri gerçek anlamda İslami bir anlayışla yöntemle idare edilmediğini görmek mümkün.
İlahi prensip ve kurallardan yoksun, Allah ve peygamberin ahlaki kriterlerinden uzak düzenlemeler ne yazık ki istenilen refahı, huzuru, barışı ve kardeşliği sağlamadığını görüyoruz. Kadınlara karşı işlenen cinayetlerin ibretle görüyoruz. Televizyon ekranlarına yansımalarını dehşetle gördüğümüz gibi Şiddet, baskı, hakaret, her gün işlenen cinayetler dediğimizi doğruyor. Terör olayları dünyanın gündeminden düşmüyor., hırsızlık, adam kayırma, helal haram mefhumu düşünülmediğini görüyoruz. Bazı insanlar, ahlaktan, Allah korkusu nedir bilmeyen, Ahretin azabından çekinmeyen, manevi değerlerden uzak, günah mefhumuna inanmayan bazı kesimler diyorlar ki; ‘’ para gelsin de nerden gelirse gelsin.’’ anlayışı ile, yanı hayatı gerçeklerini sadece dünya mal ile değerlendirdiğini görüyoruz.
Dini, ahlaki, manevi yönden yoksun insanlar her türlü kötülüğe işlemeğe müsaittir. Günah işlememek olduğu gibi, günaha giden yolları da kapatmak gerekir. İslam insana sevgiyi, merhameti, acıma duygusunu veriyor.’’ Bir Müslüman kardeşinle tebessüm etmek dahi senin için sadakadır.’’ buyuruyor efendimiz. ‘’ İşçinin alın teri kurumadan ücretini veriniz..’’ buyuruyor. ‘’Cennet anaların ayakları altındadır.’’ Buyuruyor efendimiz. Bu hadislerle toplumsal sorunların çözümünde , şiddetin önlemesinden en iyi caydırıcı önlemlerdir. Bütün bu prensip ve kuralları İslam’ın kesin meridir. Bunu yapan sevap kazanıyor. İman ve İSLAM’IN GÜZEL AHLAKIYLA toplum barış sağlanabilir. Diye düşünüyorum.
İşte toplumun huzurunu barışını sağlayan bu kurallardır. Yaşamak lazım. Hayatta uygulamak bilfiil yaşamak gerekir. Dini doğru anlamak doğru yaşamak lazım. Okumak lazım. Okuduğumuzu anlamak, anladığımızı hayatta tatbik etmek lazım. O zaman istenilen huzur barış, kardeşlik tesis edilir. İslam
yardımlaşmayı, dayanışmayı, kardeşçe yaşamayı emrediyor. ‘’ Birbirinizi aldatmayın, birbirini kıskanmayın, birbirinize küs durmayınız. birbirinize düşmanlık beslemeyin ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.’’ Buyuruyor rahmet peygamberimiz..
Bütün bu sözler hayatı konulardır. Yaşamak lazım