Dedikodu ve iftira cemiyetleri, toplumları ve aileleri perişan eden , aileleri yıkan manevi bir hastalıktır. Nice aileleri suçsuz yere suçlamakta, iftiraya maruz kalmakta ve işi ölme öldürmeye cinayete kadar vardırmakta.. Bundan dolayıdır ki, Yüce Allah Kuran da bu konu ile ilgili şöyle buyurur ; “ Ey iman edenler, zandan çok sakının. Zira zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayınız ve bazınız bazınızı gıybet etmesin. Sizden biriniz ölü kardeşinizin etini yemeyi sever mi? Bak hemen ondan tiksindiniz. Allah tan korkun, şüphesiz Allah tövbeleri kabul edendir. Çok merhametlidir. “ ( Hucurat.12.)
Bu ayetten anlaşılıyor ki, gıybet dedikodu büyük günah olduğunu bildirmektedir. “Müminler bir vücut gibidir. vücudun her hangi bir uzvu rahatsız olursa tüm vücut rahatsız olur. “ mümin diğer bir mümine karşı bir birini tahkim eden bir binanın veya bir kalenin tuğlaları gibidir “. Efendimiz buyurarak. Birbirini sevmede, yardımcı olmada yek vücut gibi olmaları gerektiğini ifade etmektedir.
Bir Müslüman, bir mümin bu hadislerin ışığında hayatını düzenlemeli. Böyle düşünmeli, böyle davranmalı.
Ne hazindir ki, Müslümanların bu hadislerden , peygamberimizin ifadelerinden uzak olduklarını habersiz, vurdumduymaz davrandığını ibretle görüyoruz. Birbiriyle çekişen, birbiriyle kavgalı, savaş hali gibi yaşayan bir toplum oluverdik. Çünkü İslami hassasiyetlerimize dikkat etmiyoruz. İslam Ahlakından ve peygamberin sünnetinden , Kuran hükümlerinden, Allah’ın kesin emirlerinden uzak bir hal ve gidişat içinde bulunuyoruz.. Dedikodu, iftira, hırsızlık, gasp cinayet, adam öldürme bunun kanıtıdır. Yaşanan üzücü olaylar dediğimiz teyit etmekte.
Bir memleketin ceza evleri çok bulunuyorsa, mahkemelerde dosyalar kabarık ise orada huzursuzluk var, anarşi var demektir
Bizi yaratan Allah, bize şekil ve biçim veren Allah, yokluktan varlık dünyasına getiren Allah, insanı Akıl, konuşma, görme, duyma, anlama, kavrama, sezme, görme ve düşünme gibi ulvi cihazlarla mücehhez kılmışsa, bu harika organların büyük bir itina ile mükemmel ve harika görevlerle görevli olması, eksiksiz görevlerini yapmaları, lüzumsuz işleri, faydasız işleri, insan faydalı olmayan işleri yapmaması gerektiğin bizden ister. Lüzumsuz, işler, hayırlı olmayan işlerden kaçınmak gerektiğini Yaratıcımız bizden istenmektedir. Dedikodu, iftira, yalan gibi Müslüman’ın maneviyatına zarar veren işlerden kaçınmak gerektiğin kuran bildirmektedir. İnsanoğluna takılan dil, göz, konuşma, gibi şeylerin gayesiz olmadıklarını bu harika organları Allahın istediği istikamette kullanmak gerektiğini anlamak mümkün.
Düşünmek lazım, harika sanat eseri olan insanoğlu dedikodu, iftira, hırsızlık, adam kayırma, cinayet, yalan gibi kötü davranışlardan sakınmamızı, evrenin yaratıcısı, kainatın halıkı, tüm insanların rabbi rahim olan Allah istemektedir. İlahi hükme uymalıyız.
Huzurlu bir toplum, barış içerisinde yaşamak isteyen bir toplum, kalkınmış bir memleket ve ekonomisi gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak - ki, yürekten talep ediyoruz bu istekleri -Allah ve peygamberin emirleri ve yasakları istikametinde gitmek ve yaşamak gerekir diye düşünüyorum. Böyle bir toplum olma dileklerimle…