Biliniz ki, dünya hayatı ancak bir oyun oyalama bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olma arzusundan ibarettir. Bir yağmura benzer ki, onun bitirdiği ziraatçıların da hoşuna gider. Sonra kururda, sen onu sararmış görürsün, sonra da çör çöp olur. Ahrette şiddetli bir azap vardır. Allah′ın bağışlaması ve rızası da. Dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir menfaatten ibarettir.′′ (Hadid. süresi ayet 20.) Ayet -i kerime bizi uyarıyor.
İnsan dünyada bir misafirdir. Belirli bir süre için, konaklayıp Ahrete giden bir yolcudur. Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Tatlı bir metadır. Bu dünyada kimi zengin, kimi fakir, kimisi orta halli hayatını sürdürmekte.
Hayatın değişik alanlarında hayatın fırtınasına yelken biçmiş misali dünyanın dağdağalı, fırtınalı çetin hayat koşullarında ömrünü sürdürüyor. Hayatın gerçeği bu. Sonuç itibariyle hayat hep devam ediyor. bir nehrin akışı gibi akıp gitmekte. Ama dünya hala yerinde. ölen, ömür tüketen insandır.
Fıtrat, gönül ve kalp dünya süsüne, malına servetine meyillidir. Hep onu arzular. Nefis hep bunu ister. Kuran ayetlerini ve peygamberimizin hadislerini incelediğimizde Şunu anlıyoruz; Dünyadan da nasibini unutma. Dünya hayatın süsü, malı, serveti, ihtişamı, makam ve şöhreti, zenginliği, malı ve evladı kişiyi Allah′ı anmaktan, hatırlanmaktan ve Allah′ın zikrinden alıkoymamalı. Mal ve evlat kişiyi Allah′ın zikrinden Allah′ı unutturmamalı. Olaylara bu açıdan bakmak lazım.
yaşam için, hayatın devamı ve idamesi için çalışmak, üretmek, başkasına muhtaç olmamak gelişmek, durumundadır milletçe. Dünyada zengin olmak kişiyi israfa, adaletsizliğe, ahlaksızlığa, maneviyatsızlığa, Allah′ı unutmaya ve unutturmaya götürmemeli. Her türlü dünya imkanına sahip kişiyi kibirliğe, şımarıklığa, mal sarhoşluğuna, ahlaksızlığa, adaletsizliğe, tefekkürsüzlüğe sebebiyet vermemeli.
Nice zenginler, mal ve evlat sahibi kişilerin ölüme çare bulamadıklarına şahit oluyoruz. Nice doktorların, tıp uzmanların ölüme çare bulamadıklarına şahit olmuşuz. Nice ilaç yapan firma sahiplerin hastalıklara, ihtiyarlığa ve ölüme çare bulamadıklarına tanıklık etmişiz.
O halde, insan çok, zayıf, aciz, fakir, ölümcül yaratılmış, küçük bir mikroba yenik düşüyor. Yüksek tansiyon sebebiyle beyin kanaması geçiriyor, ölüyor veya ömür boyu yatalak kalmaya mahkum bir duruma düşebiliyor. Malına, evladına, zenginliğine, servetine güvenip de yere göğe sığmayan o kendini beğenmiş, adaletsizlik yapmış, zulüm işlemiş, ahlaksızlık yapmış nefsin kötü emellerine esiri olmuş o insan, ölümle toprağın bağrında yatmaya mahkum duruma düşüyor.
Kur′anın beyan ettiği ifade ne güzel izah etmiştir. Yağmurla ekinin yeşermesi, sararması, kuruması çör çöpe dönüşmesi misalinde görüldüğü gibi, İnsan çocukluk, gençlik, ihtiyarlık ve en son ölümle hayatın noktalanması bize bu dünya hayatın bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu, bir meta olduğunu anlıyoruz.
Ayet ve hadislerden şu dersi çıkarmalıyız. Dünya hayatı bizi aldatmamalı. Dünya hayatı için dünyaya, helal dairesinde çalışmalı. Dünya malı ve evladı, kişide Allah′ı unutturmamalı.