Bu cennet gibi ülkede doktorlar özel hakları için, ücretleri için greve gittiler. Şahsen ben dün hastaneye gittim göğüs hastalıkları polikliniğe kapı kilitli. Biri geçti oradan sordum beyaz önlüklü hemşireye ; niye doktor yok dedim ; Amca bugün doktorlar çalışmıyor. Grevdeler. Dedi. Kendi kedime ya hastalığın grevimi olur. Hastalık üzerine grev yapılmaz. İmamlar da grev yapmaz, yapamaz. İbadetin grevi olmaz olamaz.. İbadet ve sağlık için grev yapılmamalı. Ama gel gör ki doktorlar grevde.
Ülkede yüz binlerce üniversiteli gençler iş bulamazken, mezun olmuş öğretmenler asgari ücretle iş bulamazken. Bizim doktorlar yürüyüşte ‘’ hakkımızı söke söke alacağız.’’ sloganıyla yürüdüler. ücretlerini beğenmiyor. Sokaklara caddelere çıkmışlar.. Dün İstanbul sokakları beyaz gömlekliler yürüyerek bağıra bağıra sesleri ile çevreyi rahatsız ettiler.. Esnaflar da tuhaf tuhaf bakıyorlardı bu eylemlerine. Anlam veremiyorlardı. Belli ki, onların da bu davranışlarından hoşnut değillerdi.
Öyle inanıyorum doktorlarımızın ki, ücretleri dolgun, Hastane Yemekleri bol dolgun ücretlerine rağmen hala doyumsuz, şükürsüz bir tutum içindeler. Bakınız ben şahsen sağlık personellerine yapılan her türlü şiddeti nefretle lanetlemiş, lanetlemişim bu köşede. Sağlıkçılar Haklarını demokratik yollarla siyasetsiz , ideolojiksiz bir şekilde arasınlar.iş eyleme, hastaları mağdur etmeye haklar yoktur.
Sağlığımız için gecesini gündüzüne katan sağlık emekçilerine saygımız sonsuzdur. Şahsen ben her doktoralara gittiğimde hep kolay gelsin, nasılsınız hocam, muayeneden sonra teşekkür ederim diyerek saygı ve hürmet göstermişimidir. Öyle sanıyorum ki, herkes benim gibi böyle düşünüyor, böyle saygıda kusur etmiyorlar... Bu aziz millet kadirşinas bir millettir. Elbette ki, bu toplumda kendini bilmez biri bazen çıkıyor. Kaba kuvvete baş vuruyor, bazıları şiddete baş vuranlar da vardır. Sağlığımız için çalışanları üzmemek lazım. Saygı ve sevgide kusur etmemeliyiz. Sadece sağlıkçılar değil, onları tenzih ederim genel konuşuyorum, genel olarak bütün insanların fıtratlarında şöyle bir duygu ve düşünce vardır ki,’’Bir vadi dolusu altını olsa, insanoğlunun ikinci bir vadi altın olmasını arzu eder.’’ İnsanın gözünü ancak toprak doyurur. İnsanın kalp ve gönlü dünya malına, servetine doymaz. Hep kendisine ister. Bu dünyada hiçbir insan kendisine ait bütün malını , servetini yemeden, bitiremeden ölüyor ve gidiyor. Doyamadan göç ediyor.
İşte cennette ne istersen vardır. Anında sana hazır halde takdim ediliyor. Onun için İslam alimleri İnsan oğlunun sonsuz arzu ve isteklerine ancak cennet cevap verebilir. Onun sonsuz emel ne gönlünde geçeni ancak cennet karşılar. Demek ki, fıtrattan insanoğlu cennet için yaratılmış ve cennet gibi bir nimet onun ihtiyacını karşılar. sonsuz bir ebedi hayat, sonsuz ve sınırsız bir hayat için insan yaratılmıştır. İşte o ebedi hayat dünyada iken iman, ibadet ve güzel ahlakla, hayırlı eserler bırakarak dünyada kazanır. Ölüm olayından önce kazanılır.
Bütün insanları bu ilahi davete çağırmak, insanın yaratılış amacının bu olduğunu anlatmak, insanları güzele, huzura, barışa kardeşliğe davet etmek bu inançtan geçer.Yoksa şiddetle, silahla insanları ıslah etmek mümkün değildir.