Dün gibi hatırlıyorum 2018 yılın nasıl sevinçle taksim meydanında, ve heyecanla merhaba dediğini sazlı, cazlı, çılgınca bütün dünya başkentlerinde eğlencelerle karşılandığını gördük. Evet bir yıl daha ömrümüzden geçtiğini anlıyoruz.. çocukların bir yıl daha büyüdüğünü gençlerin bir yıl daha ihtiyarladığını ve ihtiyarların bir adım daha kabre yaklaştığın gözlemliyorum.
Aslında insanoğlu unutmaktan ibaret bir canlı varlıktır Geçmişi çabuk unutuyoruz. 2018 yılı Müslümanlar için acı ve hüzünle dolu bir yıl oldu. Hafızalarda unutmayan izler bıraktı. Suriye’de işenen katliamlar, Maymar da barbarca işlenen cinayetler, teröre kurban olan masum çocuklar, şeytani siyasetlerden haberleri bile olmayan o masum çocuklar ve insanlar. Yemen ‘de açlığa mahkum edilmiş, Suudi uçakların hedefleri olmuş Masum çocukların,mazlum insanların göz yaşları, harabeye dönen şehirler , evler. balıklara yem olan göçmen ailelerin denizlerde boğulmaları unutulmayan acı manzaralar. Romanlara konu olacak aile dramları.
İslam coğrafyasında işlenen savaş, kan ve göz yaşı milyonlarca insanı sakat bırakan, on binlerce insanı öldürmeye sebep olan bu vahşetler tarihin sayfalarına kara bir leke olarak geçecektir. hüzünlü yıllar olarak tarihe geçecektir. En çok mağdur olan, en çok ölen bu bölgenin insanıdır. Çünkü bu bölgede süper güçler silahların kullanmakta. Müslümanların üzerinde denenmekte, bu coğrafyada patlatılmakta. Çok evlere ateş düşüyor. Gerek ülkemizde gerekse İslam coğrafyasında Dilerim bu günden ve bu yıldan sonra, yeni yıla huzurla girer, memleketimize, ülkemize, huzur, barış, kardeşlik tesis eder. Yeni yetişen neslimize güzel yarınları emanet olarak bırakalım.…
Ömür sermayesi az yapılacak vazifeler pek çoktur. Aylar, yıllar birbirini kovalıyor hep ömrümüzden bitmekte, tükenmekte. Dünyanın hiçbir ekonomisti, dünya liderleri, dünyaca ünlü doktorları ömür tükenmesini durduramıyor. İnsanoğlu bunda acizdir. İnsan Allah (c.c ) tarafından yaratılmış akılı, üstün zekalara sahip, harika bir donanıma, üstün yeteneğe sahip olduğu halde, ömründen giden bir yılı geri getiremiyor. Kabir denilen bir buçuk metrelik çukura girmeyi engellenmiyor. Hayat bu kadar gerçek iken ne yazık ki, insan oğlu Yaratanı unutuyor, isyan ediyor, kan döküyor, ahret denilen bir hesap gününü aklına getirmiyor… Yıl başı kutlamaları bu düşüncenin neticesidir. Dünyada işlenen cinayetler, zulümler, adaletsizlikler ve merhametsizlikler nedeniyle bu vahim tablolar karşımıza çıkmakta. Bunun neticedir gözünü kırpmadan terör estiriliyor. Kardeşini öldürebiliyor. Kendini ve başkasını intiharla yok ediliyor…
BU kadar düşüncesiz, şuursuz, akılsızca bir eyleme imza atıyor.
Yılbaşı kutlamaları İslam’da asla yeri yoktur. Hz. İsa (a.s) doğum günü olan miladi takvime göre bir peygamberin doğum gününde içki içmek, sabahlara kadar sarhoş olmak asla bir peygamberin razı olacağı iş olamaz. Bir peygamberin doğum gününe kutlaması asla uygun değil. Ne yazık ki, Hz İsa (a.) indirilen hakiki İncil piyasada yok. tahrif, tebdil ve tağyir olmuş papazların mata, markos, luka ve yuhanna adlı dört papaz 2000 İncil’den dörde indirmişler . O dördünde konuları birbirinden farklıdır. kendi kafalarına göre yazığı çizdiği incil’de bu şecaatler yazılıyor . Hıristiyanlar doğru yolda değiller. Kurana baksınlar evrensel ilahi mesajı kuranı okusunlar. Dünya ve ahretlerini kurtaracak ilkeler kuranda mevcut. Batıl davaların, tahrif olmuş dinlerin, asrın problemlerini çözen kurana ve peygamberin sünnetine müracaat etsinler. Okumak, anlamak ve yaşamak gerekir.
Bir Müslüman için yılbaşında geçen yılında yapmış olduğu günahlardan tövbe etmeli. Bir esnaf gibi geçen yılı ve yeni yılın muhasebesini yapmalı. Hesaba çekilmeden önce, nefsini hesaba çekmeli. Ona göre Allah ve Resulünün istediği istikamette hayatını sürdürmeli. İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır prensibinden hareket etmeli. Hak, adalet, rahmet, şefkat, hayırlı hizmetler, İbadet, şükür, gibi maddi ve manevi yönden kendisine faydalı olan işler yapılması için gayret edilmelidir.