Oruçta, melek ruhlu bir yapıya sahip oluyor insan. Oruçla, nefis terbiyesi oluyor. Aç kalmak , susuz kalmak nefsani arzularını frenlemek, insanı melekler derecesine getirmektedir.
Aşırı derece nefse düşkün olmak, nefsin her arzusunu yerine getirmek insanı bazen helakete götürür. Allah muhafaza buyursun insanı felakete götürür.
Demek ki, oruçla insan kendini ıslah etme açısından iyi bir fırsattır. Oruçta anlıyoruz ki, insan sahipsiz değildir. Yemede, içmede nefsini kontrol etmede yaratıcısının kontrolu ve emirleri altındadır.İnsanın önüne takdim edilen her türlü nimetler, bir tezgahtan çıkmış, bir mutfaktan pişirilmiş ezan sesiyle bir ordu misali, arş komutu misali tüm oruçlular yemek başına komutu almış gibi iftarını açmakta. Ne muhteşem bir tablodur ki, milyonlar bir komutla, “Allahü Ekber”sesiyle yemek başı yapıyor ve Yaratıcısın verdiği yiyeceklerle orucunu açıyorlar. Hele, toplu iftar çadırlarını gözlemlediğim zaman, bunu canlı örneğini dünyanın her yerinde görmek mümkün.
İslam dinin hangi yönüne bakarsanız bakın, bu tablo bu güzel hayırlı insanların yararına olan tabloyu görmek mümkün. Zekat konusuna bakınız, zenginlerin kırkta birini fakir, miskin, muhtaçların yararına verilmesi gereken bir temel şart olarak yüce Allah farz kılmıştır. . Zekatla namazın hep aynı ayetlerde konu edilmesi, bunun önemini gösteriyor. Peygamberimizin:” Zekat İslam’ın köprüsüdür.”. Diyerek ve bunu gibi zekatın önemini anlatan yüzlerce hadis görmek mümkün. Demek ki, İslam Allah katında tek din odur. Diğer dinler batıl ,tahrif olmuş değişikliğe uğramıştır. Hz. İsa ve Hz. Musa (A.S) ve tüm peygamberle aziz İslam dinini tebliğ etmişlerdir. Tüm peygamberler Allahın elçileridir. Tüm peygamberler kardeştir, hiç birinin diğer birinden üstün ve ayrı özelliği yoktur. Hz. Adem Hz. İbrahim hangi dinle görevli ise, son peygamberimiz Hz. Muhammed de o görevle görevlendirilmiştir. Bunu anlamak lazım.
Dün bir sohbette adamın biri, hristiyanların ahlakını öve öve bitiremedi. Tabi bende gereken cevabı İslam’ı anlattım. Memnun oldular dinleyenler. Şunu iyi bilmek lazım değerli okuyucu kardeşim. Biz Müslümanlar İslamiyeti doğru yaşarsak, Ahlakını, ibadet şeklini, sosyal meselelerimizi İslam’ın emirleri doğrultusunda yaşarsak ve doğru yaşarsak inanın diğer din mensupları bölük bölük İslam’a gireceklerini görürdünüz. Şimdiki şu perişan Halimizle İslam’dan uzak davranışımızla İslam budur diyerek değerlendiremeyiz. Doğruluk emreden İslam’dır. Aldatmamayı emreden İslam’dır. Adam kayırmayı, insan öldürmeyi yasaklayan Kurandır. Komşuluk hak ve hukukunu emreden Peygamberdir. Memleket millet sevgisini, insanlara faydalı olmayı emreden İslam’dır. Bunu gerçek anlamda yaşamadığımız için suçlu sanki haşa İslam imiş gibi bir imaj veriliyor. Aslında biz suçluyuz. İslam’ın üstün ahlakını hayatımızda tatbik etmeliyiz. Orucumuzla, ahlakımızla, namazımızla, alış verişimizle tüm davranışımızla İslam’ı yaşarsa k İslam’ın emrettiği şekilde sıkıntılar yaşanmazdı.
Avrupalılar çalışıyor, doğru çalışıyor. Sahtekarlık yapmıyor. Aldatmıyor memleketi içi, milleti için çalışıyor. Müslümanlarda çalışırsa, doğru ve dürüst çalışırsa Allah Müslümana da verecek, Haşa Allah ayırım yapmaz. Çalış ve yürü kulum der. Geri kalmışlık bizde ise biz okumuyoruz, ama Avrupa insanı, günde üç saat zamanını okumakla geçiriyor. Üç lisan biliyor, Bunu emreden İslam’dır. Bunu yaşamadığımız için, bu geri kalmışlığı yaşıyoruz. dinimizi geçek anlamada yaşamıyoruz demektir.
Ben şunu anlıyorum, İslam’a göre hayvan haklarından tutun, insan haklarına kadar, herkesin hakkını hukukunu tayın eden bir dine mensup olduğumuz anlıyorum. İslamın hak ve gerçek bir din olduğunu anlıyorum, sanırım siz okuyucu kardeşim benim fikrimdesiniz. İslamın evrensel mesajını, doğru ve gerçek anlamda yaşarsak, millet olarak bu geri kalmışlığı, fakirliği yaşamazdık. Avrupa kapılarında insanlarımız işçi olarak veya mülteci olarak oralara gitmezlerdi. Sıkıntı burada diye anlıyorum.
Çözüm: İslamı yaşamak, namazımızla, orucumuzla, zekat gibi hayatı bir müesseseyi hayata geçirmekle, ahlakımızla, inancımızın gereğini yaşamakla bu sıkıntılar giderebilir. Gelişmiş fakirlik problemi çözmüş milli geliri 30 bin dolara ulaşmış bir ülke olma dileğiyle, dilencisi olmayan bir memleket olma dileğiyle, İslamı gerçek anlamda yaşayan bir millet olma dileğiyle…