Bu geçici olan dünya hayatına Şüphesiz bizler de bir gün veda edeceğiz. Kim bilir belki de eşimiz dostumuz ve sevdiklerimizle helalaşmadan. Zira, Rabbimizin kapımızı ansızın çalacak bir hükümdür ecel. Ne bir saniye öne çekile ertelenir.
Hepimiz inandığı bu gerçeğe rağmen, çabucak geçip giden dünya hayatına kendimizi kaptırıyoruz. Oysa , Yüce rabbimiz ,'' Allah'ın sana verdiği şeylerden ahret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma.'' ( Kasas. 77.) buyurur . Efendimiz de ; '' Dünyada kimsesiz bir garip yahut bir yolcu gibi ol.'' (Buhari, rikak.3) nasihatini peygamberimiz bizlere beyan etmiştir.
Şöyle düşünmek gerekirse, cennet tohumu bu dünyada ektiğimiz bir bahçe, cehennem de ateşini bu dünyadan götürdüğümüz bir yangın yeridir.Peygamberimiz bu gerçeği hep seslendirmiş, insanları dünyaya ve ahrete çalışsın gayret göstersin diye tebliğ görevini yapmıştır. Bütün peygamberlerin gönderiliş amacı budur. Bu istikamette gayret ve çalışmak gerekir.
Allah resulü (s.a.v) bir Müslüman'ı nezaketini şöyle tasvir buyururlar.: '' Mümin bal arısına benzer. Arı daima temiz olan şeyleri yer, temiz olan şeyleri ortaya koyar, temiz olan yerlere konar ve nazik davrandığı için konduğu yere zarar verme, orayı kırıp bozmaz. Düştüğünde ise kırılmaz, bozulmaz .'' ( Ahmet.2.199. Hakim9) Bal arısı son derece mahir, becerikli, akıllı, faydalı, mütevazi bir varlıktır. geceleri bile çalışır. Hep temiz ve güzel şeyleri yer. Başındaki idarecilere itaat eder. Eziyeti, zahmeti ve zararı oldukça azdır. Pis şeylerden uzak durur. Başkasının kazancını yemez.
İşte Mümin de aynen bal arısı gibi helal mal kazanır, helal yiyecekler yer ve ruhani mekanlarda bulunur. Bulunduğu her yerde gönlünden rahmet tevzi eder. Kimseyi incitmez. Bir hata yaptığından hemen doğruyu görüp kendini düzeltir. Daima şahsiyetini ve vakarını muhafaza eder. Tevazu sahibi olup herkesin iyiliği için hizmet ve gayret eder. Zulümden, gafletten , fitneden haramlardan, nefsin heva ve heveslerinden uzak durur. Topluma yararlı hayırlı hizmetlerde bulunur. Kendisine ve bulunduğu bölgeye yararlı hayırlı hizmetleri sunar.
Bal arısından ibret almak lazım. Küçük bir sinektir. Maharetli bir sinek. Şifa sunan bir hayvan. Çiçekten çiçeğe konup çiçek özünü topluyor ve yuvasından beş kilometre uzaklarda olsa da aynen yuvasını buluyor ve geri döne biliyor. ne pusulası var, ne yol göstericisi, ne aklı var ne konuşabiliyor, beş kilometre yuvasından uzaklaşıp dönmesi bize Onu sevk ve idare eden yönlendiren bir kudret ve hikmet vardır.
Rabbimiz Kur'anda bal arısı hakkında şöyle buyuruyor : ''Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: '' Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlarda) kendilerine evler edin.'' (Nahl.süresi.ayet 68.) Bir başka ayette : '' Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir '' onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.'' Nahl süresi. ayet 69) buyurarak bal arısının çalışmasından ibret almak, dersler çıkarmak, Allah'ın azamet, kudretini ve yüceliğini düşünmek ve iman edip imanın gereği yaşamak gerektiğin ifade ediyor
Kuranın hangi ayeti üzerinde tefekkürle düşünüp üzerinde analiz yaptığımızda sosyal, kültürel, ilmi, iman, ibadet, geçmiş kavimlerin hayat hikayelerini okumak bundan dersler çıkarmak düşünen bir millet için ibretler olduğunu bildirmektedir. Kur'anı sadece ölülere okunmak için değil, sadece mezarlıklarda okunan bir kitap olmadığını, bilakis o kitabın sağlar için nazil olduğunu tüm alimler bunda ittifak halindedir. Hayatı, zamanı, dünyayı, ölümü, dirilmeyi, çalışmayı, ahlaklı olmayı, ilim tahsil etmeyi, zamanını iyi değerlendirmeyi bize öğütler. Bir bal arısında bile dersler çıkarmayı, bir bülbülün ötmesinden esintilenerek, Allah ve peygambere aşık olmayı, onun yolunda çalışmayı gerektiğini anlıyoruz.