Sevgililer bir gün ansızın birbirinden ayrılıyorlar. Bu ayrılıklarda göz yaşı, kişinin hasret özlemin ayrılığıdır. Bu ayrılık bazen gurbete, bazen sıladan , bazen ölüm firakıyla noktalanıyor. Sevenler hep yan yana,diz dize, baş- başa birbiriyle olmak isterler. Fıtrat bunu istiyor. Gönül sevgiye muhtaç. Kalp seviye doymaz. Gönül kırılmaya, acı çekmeye gelmez. Ayrılık hicrandır. Ayrılık özlem ve hasrettir. Ayrılık acıdır.Gönül ayrılığa dayanmaz. Leyla ve mecnun misali…
Şehirler arası terminallere bazen uğruyorum da, gurbete gidenler, birbirinden ayrılanlar, birbirine özlemle, hasretle sarılanları görünce , seven ve sevilen insanın birbirinden ayrılık göz yaşlarına şahit oluyorum. İnsan bu su misali, bir nehrin dalgalı suyun akışı misali, kıvrım kıvrım akar ya, bir yandan akan benim öbür yandan Sakarya, diyor cennet mekan Üstat Necip Fazıl Kısa kürek . İnsan bazen ağlar, bazen güler, bazen hüzünlenir, bazen sevinç göz yaşları döker. İnsan bu, en ufak bir sıkıntı ile sarsılır, en acı bir olayla ağlar, müjdeli bir haberle sevinç ve mutluluk duyar…Fıtrat gereği bunun öngörür…
Ayrılık hicranı bazen sizi ve sevenlerinizi medrese-i Yusuf iye de kendini gösteriyor.. Dört duvar arasında ömür sermayesi harcanıyor. Sanılmasın ki, her ceza evine giren suçludur. Dünya hayatın gereği bu bir iftiraya , bir dedikoduya, bir tanık beyanıyla veya bir çekememezliğe maruz kalmış Yusuf (a.s) misalinde olduğu gibi maruz kalabiliyor insan. Sonuçta adalet yerini bulunca Yusuf (a.s) misalinde görüldüğü gibi Mısıra sultan olmak da varmış dersiniz bir gün…hapishanede ki, kardeşlerime bu örnek peygamber misalini kendinize şiar ediniz. Bir gün Mısır sultanı olmayı hedefleyeceksiniz. Masumlar, mağdurlar İzni ilahi ile adaletin yerini bulması ile, sizde bir gün Sultan olacaksınız. Suçlu elbette cezasını çekmeli. Adalet yerini bulmalı. Ama her ceza evine giren suçlu değildir.
Ömrünün en verimli yıllarını dört duvar arasında geçiren kardeşlerime şunu acizane tavsiye etmek isterim. Allahın size farz kıldığı namazınızı ihmal etmeyin. Ubudiyetinizi, farz ibadetlerinizi yerine getirin. Dış dünya ile irtibatınız kesildi. Günaha giden yollar sizin için kapandı. Her bir saatiniz tefekkür, tezekkür,teşekkür ve hamt etmeniz halinde bir saat bir gün, bir hafta bir ay, bir ay bir yıl hükmüne geçer. Maneviyatınız için çok karlısınız. Dünya bir misafirhanedir. Bizler bu fani dünyada bir misafiriz. Hapse girmek varmış hayatınızda . hapishanede bir zamana kadar yemek, içmek varmış demek ki diyerek, kendinize teselli veriniz. Sabır ve sebatla hayatınızı şekillendiriniz.
Ayrılıklar acıdır ne yazık ki, yapılacak bir şey yok. Yakup (a.s) gibi ayrılık özlemdir, hasrettir. Gurbettir. Sevdiklerden ayrı yaşamaktır. Bir gün dostlardan ayrılmak var. Gitmek var. Biri dünyada, biri ahrette yalnız başına kabir çukuruna girmek de var. Mezarda göğsünün üstünde otlar yetişmiş, çiçekler açılmış, mezarlıklarda çam ağaçları yeşile boyanmış görürsün. İnsan, hayvan, bitki ve dünya büyük değişim ve dönüşüm yaşıyor. Her günün ayrı bir hayat tarzı var. Hayatı bu anlayışla anlamak, yaşamak ve karşılamalıyız. Ayrılıklar ebedi değildir. Bir müddet insan birbirinden ayrılıyor, gözden kayboluyor fakat, sonuçta bir gün vuslat olacak. Birbirine kavuşmak olacak.
Yakup (a.s) gibi, Bünyemin -Yusuf kardeşler mislinde olduğu gibi. Hz Fatma ve babası Hz. Muhammet (a.s ) gibi …Bir gün kavuşmak olacak. Özlem ve hasretler bitecek, elem ve kederlerin göz yaşları yerine, sevinç göz yaşlarına dönüşecek. Ben de acizane diyorum ki, Ya Rabbi ! keder ve elemlerimizi , ayrılık göz yaşlarımızı sıkıtlarımızı, sevinç göz yaşlarımıza çevir.Her kışın bir baharı olduğu gibi her baharın bir kışı olduğu gibi, kısa zamanda , Kışımızı bahara çevir, diyerek dua edelim. Rabbimize iltica edelim. Yunus (a.s) misali denizde, balığın midesin de karanlılar içinde, Yunus (a.s) Allah’ı zikretmekten geri kalmadı. Sonunda Yüce Allah onu sahil-i selamete kavuşturdu. Ya rabbi! Tüm masum, mağdur ve masum insanları sahil-i selamete kavuşturmayı nasip eyle diyelim…