İnsan yaptığı her işten sorumludur. Mes’üldur. Bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:” Kulak, göz ve kalp bunların her biri bundan(yaptıklarından) mes’uldur. (İsra..36.) ilahi bir lisanla ifade etmektedir. Bu organların yaptığı her işten sorguya çekileceğini ifade etmektedir.
Kişi sorumluluk duygusuyla yaşamalı. Sorumluluk sahibi olmak, kendisine karşı sorumlu, ailesine, memleketine, ülkesine hatta bütün insanlara karşı bir dorumluluk bilinciyle hayatına yön vermeli. Aldığı görevi, somlu olduğu çocuklarını, bağını, bahçesini, yurdunu, ülkesini ve çevresine karşı mesuliyet duymalı. Sorumlu olduğu bilinciyle yaşamalı. Sorumsuz bir insandan hayır gelmez. Bir şey beklenmez.
İnsan bu dünya misafirhanesinde imtihanda olduğuna göre, iyi veya kötü işlerden yaptığı iş ve eylemlerden mesul olduğunu anlaması lazım. İlahi yaratıcımız her şeyi iyi veya kötü amellerimize göre mükafat veya ceza göreceğimizi bilmemiz lazım. İnsanlara, hayvanlara karşı varsa kötü bir hareket eylemişse cezasını çekeceğini buyurmaktadır. Bu duygu ve düşünceyi gönüllere vermek lazım. İmanla, inançla dini ve dünyevi olaylara bakmak lazım. Maneviyatla hayatını düzenlemeli insan. Günah mefhumunu bilen, sorgulanacağını, hesap vereceğini bilen bir insan, kolay kolay günahlara, kötü iş ve eylemlere bulaşamaz.
Bir başka ayette:” Allah, gözlerin hain bakışını, göğüslerin gizlediği her şeyi bilir.(Mümin.ayet.19.) buyarak insanın gizli ve açık her yaptığı şeyden haberdar olduğunu beyan edilmekte. İnsanı yaratan Allah, görmekte, gözlemekte onun her davranışı bilgisi dahilindedir. Açık, gizli hiçbir şey ondan gizli değildir. Böyle bakmak lazım. Böyle düşünmek lazım. İmtihandadır insan. Görevi icabı yaratılış amacı budur. Dünyasını mamur, ahire tini mesrur etmek içindir.
Allah’ın”Semi” “Basir” “Habir” sıfatları ile insan Allah’ın murakabesi altında olduğunu beyan etmektedir. Allah gören, işiten, ve haberdar olduğunu bildirmektedir. Bir Müslüman bu inançla hayatını düzenler. Davranışını kontrol eder. Başıboş olmadığını bilincini taşıması gerektiğini bilmesi lazım. Bu iman ve şuuru taşıyan bir insan, bu duygu ve düşünceyle hayata bakan bir insan, zulüm yapmaz. Hukuksuzluk yapmaz. Hak ihlallerini yapmaz. Hakka ve hukuka saygılı olur. Başkasına kötü gözle bakmaz. Faydalı olmaya çalışır. Kul bu düşünceyle dünyasını imar etmeye çalışır. Doğru yapar, sağlam çalışır, işini en iyi yapmaya bakar. Ahi ret inancını taşıyan bir insan, günah mefhumunu bilen bir insan, sorgulanacağını bilen bir kul, hayırlı hizmetler yapmaya çalışır. Samimi bir şekilde inanmak lazım. İnancının gereğini en iyi şekilde yaşayan bir kul, kötü olması düşünülemez.Ölümden sonrası hayatı bilen, iman eden bir kul, yargılanacağını bilip, yaptığı ile karşı karşıya kalacağını bilen bir insan, Zararlı işleri yapmaz, bulaşmaz. Gözlerinin bakışlarını, kalbin içinden geçeni bilen bir Allah’a inanmak gerekir.
Topluma bu inanç, şuur ve bilinci vermek lazım. Bugün İslam aleminde kan, kin,düşmanlık ve savaş varsa, bu inancı gereği şekilde yaşanmadığı içindir diyebiliriz. İslam’ın emrettiği şekilde, gerçek anlamda kuran prensiplerini hayatımızda uygulamadığımızdandır desek yeridir. İslam aleminde varsa bir sıkıntı ki, vardır İslam alemi ağlıyor, göz yaşı döken bir İslam alemi var. Bunu çok yönlü sebepleri var, ırkçılık, ekonomik dengesizlik, ve en önemlisi de dini ihmal etmektir. Gelir dağılımındaki adaletsizliklerden kaynaklandığını diyebilriz. Sosyal boyutu var siyasi boyutu ve ekonomik boyutu var. Oku emri ile başlayan bir dine mensup olduğumuz halde, cehalet bizde, çalışmak sevap olduğu halde tembellik ve fakirlik bizde maalesef. Cehaleti yenmek, fakirliği yenmek, gelişmiş bir millet olmak için sorumluluk bilinci içerisinde hareket etmemiz lazım diye düşünüyorum.
Petrol kuyularına sahip bir İslam alemi, bugün Avrupa’ya muhtaç hale gelmiştir. Neden ? çünkü, İslam aleminin liderleri, saltanatları uğruna milletini düşünmeyen bir toplum. Krallıkla, diktatörlükle ve saltanatla idare dilmekte. Müslüman kardeşlerin sorumluluğunu
düşünmüyor. demokrasi onların kitaplarında yoktur. Ama şunu bilmek lazım, mesulüz ve sorumluyuz, Müslüman olarak, mesuliyet bilinci içerisinde davranmak lazım. Dinin verdiği , emrettiği şekilde yaşamak, davranmak gerekir. Bu dini bir yükümlülüktür.
İslam’ın en mukaddes şehri olan Mekke şehrinde bile dilencileri görmek mümkün. Neden? Kralların sarayları, beş yıldızlı otelleri, gökdelenleri kabe’nin etrafında göklere yükselmekte. Dengesiz bir gelir dağılımı var. Bir yandan aç, sefil öbür yandan petrol kuyuların sahibi sorumsuz Araplar. Birbirimizi sevmiyoruz., hep bana anlayışı hakim. Egoist bir anlayış hakim. Bunu yenmek lazım.
İslam’ı yaşamak, hayatımızda tatbik etmek, yüce değerleri uygulamak lazım. Ülke olarak, İslam alemi olarak, yeniden ihtişamlı dönemleri yaşamak istiyorsak, İslam’ın öngördüğü prensip ve ilkeleri yaşamak lazım diye düşünüyorum. Tembelliği, sefaleti, fakirliği, yenmenin tek çaresi mesuliyet duygusu ile çalışmak. Okumak, eğitim seviyemizi yükseltmek, Gelir dağılımındaki adaletsizlikleri düzeltmek , İslam hukukunu okumak, anlamak ve yaşamak gerekir.Bu sorumluluk gerektiren bir durumdur.