Toplumun büyük çoğunluğu ahlaki çöküntü ve ahlaki yozlaşma yaşadığın esefle ve dehşetle görüyoruz..Gün geçmiyor ki, cinayet, gasp ve hızlık olayları yaşanmasın. Eskiden biri hırsız görünce, komşular hırsız var denilince, hızsız korkusundan ve bilinmesin tanımasın diye utanmasından can havlıyla kaçıyordu. Şimdi ise, aman komşular hırsız var denilince hırsız ev sahibini veya mal sahibin kovalıyor. Hırsız mal sahibini kovalıyor veya zarar verecek diye ev sahibi hırsızdan kaçıyor. Ne hale geldik. Ne hale düştü bu millet.
Beş gün önce enbiya camisine hırsız girdi caminin bütün cihazlarını, önemli eşyalarını ve saattin çaldılar. Tanıkların ifadesine göre altmış bin civarında mal çalmışlar. Hırsızlar Sokaktaki sokak Elektrik panolarına dadanmışlar kablolarını çalmışlar. Bir benzinliğe üç hırsız giriyor kasadaki paraları gasp ederek ve genç 15 yaşındaki bir çocuğu katlederek kaçmışlar. Gazetelerin haberlerine göre hızsızları jandarma yakalamış adalete teslim etmiş ve tutuklanmışlar. Burada jandarmayı takdir ediyorum. Allah devlete millete zeval vermesin. En kötü devlet devletsizlikten daha iyidir. Sıcağı sıcağına çeteleri hırsızları yakalamak adalete teslim etmek kamu vicdanını rahatlatmışlar. Kadın cinayeti, alacak verecek davasında birbirini çarşıların göbeğinde öldürmeler bize Ahlaki çöküntüyü, ahlaki yozlaşmayı ve birbirini aldatan insanların sayısında artış olduğun görüyoruz. .
Bunun gibi daha sayamadığım nice olayların yaşanmasında sebep olan şey, manevi boşluktan kaynaklandığını, emniyetin, güvenin , samimiyetin ve ne önemlisi kardeşlik duyguların yok olduğundan bu manevi değerlerden yoksun bir toplum haline gelindiği için bu vahim olaylar yaşanmakta ortaya çıkmaktadır.
Biz anne ve babalar olarak çocuklarımıza karşı görev ve sorumluluğu taşımalı. öğretmen ve eğitimcilerimize büyük görevler düşmekte. Allah sevgisini, peygamber sevgisini, kuran anlayışını ve şuurunu vermemiz lazım. Helalı ve haramı anlatmalıyız. İnsanın bu dünyada başıboş olmadığını, sahipsiz olmadığını büyük bir sorumluluk ve görevle görevli olduğun anlatmalı. Ve eğitmeliyiz. Güzel ahlakı öğretmeli. İnsan sevgisini, hayvan ve çevre sevgisini, peygamber sevgisini, manevi değerleri, kutsal değerleri kalbine nakşetmeliyiz.
Çocuk yaşta bu anlayışı vermek lazım. Yoksa ahlaksız, vurdumduymaz, helalı- haramı bilmeyen, ana- baba saygısını insan sevgisini verilmeyen bir genç kendine zarar verdiği gibi topluma da zarar verir. Kendisine ve ailesine zarar verdiği gibi kendini de hançerleyecek. Biri cezaevine, diğeri mezara girecek . bu nahoş olayları toplumda görmek mümkün. Ceza evlerin doluluk oranı bunu gösteriyor.
Bu kötü duruma düşen insanımızı , bu bataklıktan kurtarmak için duyarlı insanların üzerine düşen sorumluluklar vardır. Özellikle din alimleri, eğitimciler, anne -babalar bu olayı bir vazife bilmeli. Bireylerin ıslahı dinle olur. Bireylerden oluşan tolumlar dolayısıyla Toplumların ıslahı dinle, güzel ahlakla düzelir. Kırmadan, dökmeden yapıcı bir üslupla bu kutsal görevi yapmalı. Öğretmen, öğrenci ve veli diyalogun önemi burada ortaya çıkar. Bunu uygulamaya alındığında olumlu neticeler verileceğini düşünüyorum..