Bir Eylül dünya barış günüdür. Barış, özgürlük, demokrasi ve insan hakları en çok ne yazık ki bu zamanda ihlal ediliyor. İhlal etmekten öte katlediliyor. Özellikle İslam coğrafyasında hak ihlalleri, zulüm, kan ve gözyaşı üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz... Yemenli çocuklar verem hastalığında, kolera hastalığında kırılıyor. Afrika ülkelerinde yalın ayak, bir ekmeye muhtaç çocuklar ölümle hastalıkla boğuşuyorlar
Yapılan araştırmaya göre; dünyada37.000-50.000 arası atom başlıklı silah 11.000-20.000 ton TNT yüklü bulunmaktadır. Bu da silah canavarların tahrip gücünü göstermekte. Güdümlü, füzeler, radara yakalanmayan uçaklar, kıtalar arası füzeler,milyarlarca dolara mal olan silah sanayi tesisler. Böyle bir dünyada yaşayan bizler nasıl barış sağlanır…kaynak; ( Neden bu kadar Fakirler. Adlı kitap.sayfa. 153. Yazarı Abdullah Arslan. Akabe yayınları.)
Suriyeli çocuklar, insanlar ölüyor, öldürülüyor. Bir kültür katliamı yaşanıyor. Evler harabeye mahallere koca Halep, Şam, v.s şehirler viraneye dönmüş. Suriye’de yemende taş sütüne taş kalmamış. Milyonlarca insan göce zorlanmış, kamplarda hayat sürdürüyorlar. Barış denilen sihirli kelime nerede. Hani barış. Hani insan hakları. Hani Adalet, insan hak ve özgürlükleri ayaklar altında. Barış bunun neresinde. Barış sağlanamıyor. Dış güçler Barışı tesis etmiyorlar. Barış olsun istemiyorlar. Emperyalist güçlerin, silah ticareti yapan dış güçlerin işine yarıyor. Sözde Bir eylül günü dünya barış günün ilan etmişler.
ABD, Rusya, isterlerse bir günde Suriye’de barışı sağlayabilirler. Beşer Esat denilen zalimi devirebilirler. Demokrasiyi adil bir yönetimi seçim yoluyla Suriye’de tesis edebilirler.Bunun İslam ülkelerinde olsun İstemiyorlar. Kan, göz yaşı, ölüm ve savaştan besleniyorlar. Savaş olsun, İslam ülkeleri harabeye dönsün Müslümanlar ölsün istiyorlar.
Şahsen ben bu yapmacık ilan edilen günlere inanmıyorum. Yok efendim Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, kadınlar günü bu günleri ilan etmekle, takvim yapraklarına yazmakla barış olmuyor. Barış sağlanmıyor. Kadınlar günüde en çok o gün kadınlar ölüyor öldürülüyorlar. Şiddete maruz kalıyorlar. Hangi barış, hani, kadınlar günü, hani anneler günü.
Gerçekçi olmak lazım. Hayatın bütün alanını kapsayan evrensel değerleri taşıyan hakkı, adaleti, kardeşliği, empatiyi, hoş görüyü, sevgiyi, hürmeti, sosyal dayanışmayı, sulhu- barışı emreden İslam adaletine İslam’ın evrensel ilkelerine inanmak ve inancı gereğini yaşamak lazım. Yaşamak, hayatta tatbik etmek, uygulamak lazım.
Bazıları diyorlar ki, efendim bütün bu cinayetler kan ve zulüm savaş hep Müslümanların arasında ve İslam ülkelerinde cereyan ediyor. Güzel kardeşim İslam adalet nizamı, İslam ülkelerinde gerçek anlamda İslam uygulanmıyor, tatbik edilmiyor. seçme seçilme hürriyeti yok. Krallar, diktatörler, hanedanlar belirli bir aile yönetiyor. Elli yıldır Suriye’de Hafız Esed ve şimdi de oğlu başar Esat yönetiyor. Hala öldürüyor halkını… Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye, Kuveyt, Birleşik Arap emirlikleri , Katar ve daha isimlerini sayamadığım petrol kuyuların sahipleri, Krallar halkı Müslüman olan ülkeleri yönetiyorlar. Sıkıntı burada.
İslam anlayışını, okumak, anlamak, yaşamak hayatımızda uygulamak azlım. Amiyane tabirle kuru laflarla barış olmaz. Barış sağlanmaz. Sadece Yılda bir gün ilan ederek barış elde edilemez. Barışı içimizde sağlamalıyız. Kendimizle barışık, Komşularla barışık, sokağımızda, şehrimiz insanları ile barışık, ülkemiz insanı ile barışık ve tek kelimeyle herkesle barışık olmak durumundayız. Bunu hayatımızda tatbik ettiğimiz zaman, göreceksiniz istenilen barış sağlanmış olur diye düşünüyorum….