İslam’ın ikinci halifesi Hz. Ömer(R.A) ile ashaptan Übey bin Kab, arasında geçen şu diyalog dikkatinizi çekmek isterim. Hz. Ömer takva kelimesinin ne anlama geldiğini kendisine sorulduğunda Übey b, Kab ona şu karşılığı vermiştir.
- Dikenli yolda hiç yürümedin mi?
- Yürüdüm.
- O zaman ne yaptın.
- Paçalarımı sıvayıp dikenlere basmamaya gayret ettim.
- İşte takva odur. (İbni Kesir.1.28)
İslam dinini okuyup araştırdığımızda İslam’ın temel esası iman, ibadet, ahlak ve muamelattan oluşur. İlahi kurallarla bu sınırlarla çizilmiştir.Takva kişinin itikatta bulunarak, kulluk bilincini yerine getirerek, nefsini Allah’ın korumasına bırakması ve bu şekilde ahretine zara verecek kötülüklerden koruyarak, günaha girmemeye, isyan etmemeye gayret göstermeli.
Takva , Allahtan uzaklaştıracak şeylerden uzak durmaktır. Yoldan yürürken dikenlerden nasıl korunuyorsak , tehlikelerden sakınıyorsak, ahretimize zarar verecek kötülüklerden sakınmak gerekiyor. Helal daireden çalışıp, harama giden şeylerden sakınmak gerekiyor. Gerçek anlamda Müslüman da bulunması gereken özelliklerdir bunlar. Takva sahibi olmak için günah ve günaha giden şeylerden sakınmak gerekiyor. Böyle yollarda yürürken hayat sürdürürken dikkatli olmak gerekiyor. Kalbini, basiretini, zihin açıklığını bu şekilde helali haramı tanıyarak helal dairden yaşamsına bakmalı.
Takvayı Hz. Ali şöyle açıklar: ” Takva; Allah’tan korkmak, Kuran ile amel etmek, aza razı olmak ve göç gününe(ahret)e hazırlanmaktır.” Allah’ın emirlerini yerine getiren, yasaklarını ihlal etmekten korkup, sakınan, ona karşı saygılı olan, kendisi için takdir edilen rızka, az da olsa onunla yetinen başkalarının malına göz dikmeyen, hırslı ve tamahkar olmayan, bu davranışlar insana en yakışan takvanın vasıflarıdır.
Hırs çukuruna, şehvet bataklığına ve haram çukuruna düşmekten korunması, iman, ibadet ve ahlakını son nefesine kadar koruması gerekir. Kuranda Şu ilahi mesaja dikkatinizi çekmek isterim:” Biliniz ki, Allah katında en üstününüz, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.”(HUcurat.13) buyurarak, üstünlüğün ve değerin ölçüsü Takva olduğunu, Allahın emirlerini en iyi şekilde yerine getirenin olduğunu seslendirmiştir.
Bir tüccar, bir memur, bir amir, bir işçi, bir doktur, bir avukat, bir millet vekili ve sıradan bir vatandaş isek, hayatın hangi kademesinde isek, nerede olursak olalım, nerede bulunursak bulunalım, Kul olmamız imtihanda olmamız hasebiyle bir gün hesap vereceğimizi, sorguya çekileceğimizi bilincini taşıyarak, bundan dolayı Allahtan korkmak, Allah’ı sevmek sevgilinin dediğini yerine getirmek, kulları sevmek, zarar vermemeye çalışmak insanın bu dünyada asli görevidir. Takva: helalı helal, haramı haram bilip haramdan sakınmak, helal dairesinde kazanmak, helale ittiba etmek gerekir. İşte takvanın anlayışı budur. BU anlayışla yaşamak, hayatına yön vermek gerekir. Ne yazık ki bazıların bu mesajdan bihaber hayat sürdürdüklerini esefle görüyoruz.
Allah insanın şekline, elbisesine bakmaz, kalbine ve ameline bakar. Takvayı bu anlayışla değerlendirmek gerekiyor. Şu ayetin mealine dikkat edelim: “ Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak Müslüman olarak ölün.” ( Ali- İmran.102)şeklinde beyan ediliyor . Müslüman olmak, Müslüman’ca yaşamak, Müslüman’ca hayata bakmak bu, hayatın bir gün ölümle noktalanacağını, bu hayat serüvenin ancak Müslüman’ın yaşaması nasıl gerekiyorsa öyle yaşayıp, öylece son nefesinizi veriniz buyurur. Bu ilahi mesajdır.. Bizim rızkımızı tahsis eden Rezzak, şekil veren Allah böylece bizleri ikaz etmekte.
Bu mesajı okumak, anlamak, yaşamak lazım. Bu ilahi mesajın çerçevesinde hayatımızı yaşarsak, kazanan biz olacağız diye düşünüyorum…