Yaz ayların kavurucu sıcağında 17 saat boyunca aç, susuz kalarak bir ramazanı daha geri,de bıraktık. Ömür sermayemizden bir ay daha geçti. Bu ayda Batman’da bulunan bütün camilerde akşamları kadın erkek, çocuk demeden yaşlısı genci ile camileri doldurduk. Manevi bir hava içinde geceleri teravihlerle geçirdik. Yapılan vaaz ve nasihatlerle Müslümanların gönülleri fethedildi. Basın yayınlarla görsel medya araçları ile ilahiyatçı hocalarımızla değerli ilim adamlarımızla TV kanallarıyla her eve misafir olunda gönül sohbetleri yapıldı.Verimli geçtiğine inanıyorum…
Bizi üzen İlam aleminde cereyan eden savaşla,kan ve göz aşı içimi yakıyor. canlı bombalarla Irak yanıyor, Musul yanıyor, Suriye yanıyor. Ne yazık ki, 40 yıldır ülkemizde terör olayları ile evlere ateş düşüyor.. Gençlerimiz öldü, öldürüldü. BU mübarek günlerde, babaların, anaların yüreği yandı. Kardeşlerin kalbine kor düştü. Çocuklar yetim kaldı. Bu kötü cinayetlerde bu vahim kardeş kavgasında kime ne kazandırıyor. Ölen bizim insanımız, öldüren bizim insanımız. Yazıktır, günahtır. Bu cinayetler kime neyi kazandırıyor. Kayıptan başka, Bu olaylar artık son bulmalı. Her vicdan sahibi, her inançlı insan, her Müslüman bunu tasvip edemez. Kabul edemez. ‘’ Kim bir insanı öldürürse, insanların tümünü öldürmüş gibidir. Kim bir insanın hayatını kurtarırsa , insanların tümüne hayat vermiş gibidir.’( Nisa.93) diyen bir dinin mensuplarıyız. Bir insana hayat vermek bütün insanlara hayat vermek gibidir. buyuran bir kutsal dinin mensuplarıyız. Hayatı yaşamayı ve olayları bu perspektiften bakmalıyız. Müslüman genç canlı kuran olmalı, canlı bomba olmamalı.
Müslüman canlı kuran olmalı, yürüyen kütüphane ,yürüyen kuran olmalı… Öldürmeye değil, ihya etmeli. Hayat vermeli. İnsan Bal arısı gibi olmalı . Bal arısı çiçeklere konarken, yıkmıyor, yakmıyor, tahrip etmiyor, çiçeğin özünü alarak, insanlara şifa veren bir bal üretiyor. Şifa dağıtıyor. Bakınız bal arısı misali zarar vermemek lazım. Üreten, yararlı hizmetler sunan olmak lazım.
Oruç ayı ile manevi yönden güzel hasletlerimizi, hayırlı kazanımlarımızı ramazan dan sonra da devam ettirelim. Ölüm gelinceye kadar Allah kul olmak, iman etmek imanın gereğini hayatımızda yaşamak asli görev bilmeliyiz. Bir Müslüman’ın kalbinde kin, düşmanlık, nefret, ayrımcılık, olmamalı. Başkasının arkasından kötü konuşmak, alay etmek , çekememezlik, kin düşmanlık, haset,iki yüzlülük, yalancı şahitlik gibi kötü duygu ve düşünceler olmamalı. Başkasının hatasıyla uğraşmak yerine, kendi hatalarımızla kusur ve noksanlıklarımızı görmeliyiz.
Özellikle ramazan ayında camilerimizi doldurduğumuz gibi, ramazan dışında da camilerimizi genç ihtiyar, kadın erkek camilerimizi dolduralım. Camiler Kabe’nin birer şubeleridir. Herkes Kabe’ye gitme imkanı ve zamanı olmaya bilir, fakat herkes mahallesinde ki, camiye gitme zamanı ve imkanı vardır. Cemaatle namazlarımızı kılmaya gayret edelim. Özellikle sünnetlerimizi asla ihmal etmeyelim. hayat devam ediyor, Hayat bitiyor, Geçen sene Ramazan da aramızda olup ta bu sene aramızda olmayan olamayan ebediyete gidenle dostlarımız vardı. Bizlerde onlar gibi bir gün olmaya biliriz. Hayatı, zamanı ömür sermayesini ganimet bilmeliyiz. Değerlendirmeliyiz. Ahretimizi kazandıracak eserler bırakmalıyız.
Bayram geldi ne yazık ki , uyarılar fayda vermedi. Yine trafik canavarı bazı insanlarımızı hayattan kopardı. 59 ölü 360 yaralı bir o kadar milyarlarca maddi hasar. Terör hala can almaya devam ediyor şu bayram günlerinde şehit haberleri, evlere düşen ateş yürekleri yakıyor. Artık yeter diyelim. 30 yıldır. Öldürerek kime ne kazandır.’’ EDİ PESE ’’ kardeş kanı akmasın, analar ağlamasın, silah çözüm değildir. Öldürmek çözüm değildir. Nefret , kin düşmanlık demokratik bir çözüm arayışı değildir… diyelim.