İslam’ın temel şartlarından biri olan mübarek Ramazan ayı içinde bulunuyoruz. Öyle bir aydır ki, bin aydan hayırlı bir gece içinde vardır. Kuran ayı, rahmet ayı ve bereket ayın gölgesi üzerimize gelmiş bulunuyor.
Kötülüklerden arınmak, günah paslarımızı silmek için oruç gibi manevi bir ibadetin duruk noktalara ulaştığı ramazan ayını, bu ulvi, kutsi oruç ibadeti yerine getirelim. İftar, sahur gibi bereketin, bolluğun doruk noktalara ulaştığı bu zaman dilimlerini iyi kullanalım. Hayat gelip geçiyor. Rüzgar gibi veya kafesten kuş uçmuş gibi bir bakıyorsun son buluyor. İbret almak istiyorsak mezarlıklar en büyük delildir. O mezarlıklarda yatan insanlar bizim gibi insanlardı. toz pembe hayatları vardı.Doyamadan bitiremedikleri işleri vardı. Ama ölüm denilen gerçek Bizim gibi, eş dost, arkadaş iş ve bark sahipleri idi. Hayata gülen oynayan koşuşturan birer neşeli veya kederli insanlardı. Ne yazık ki ölüm onları alıp götürdü. Onlardan Geriye bize görüne iki dikili mezar taşları var. Evet o iki dikili mezar taşları karşımızda bizlere çok şey hatırlatıyor. İnsan olmamız hasebiyle bazen ölümü düşünelim. Ölümü hatırlayalım. Birbirimize hatırlatıp ona hazırlanmaya gayret gösterelim. Böyle düşünürsek, bu şekilde davranırsak çok şey kazanırız diye düşünüyorum.
İslam öncesi ümmetlere oruç farz kılındığı gibi, son peygamber Hz. Muhammed (A.S) ın ümmetine yani bizlere de bu oruç farz kılınmıştır. Oruç tutmak nefsin kötü alışkanlıklarını frenlemek, azgınlıkları, aşırılıları önlemek, kin düşmanlık gibi kötü duygu ve düşünceleri yok etmek için oruç en iyi etkileyici bir rol oynar. Oruçla nefis terbiyeleniyor.
Aç kalmak, susuz kalmak, açların, fakirlerin ve yoksulların halini anlamak içindir. İmsakten iftara kadar, bu zaman içinde yemekten, içmekten ve nefsani arzuları frenleyerek, durdurarak Allah rızasını kazanmak için tutulan oruç cehenneme karşı bir kalkan görevini görür.
Oruç ayı rahmet ayıdır. Bereket, Şefkat, yardımlaşma, dayanışma, kaynaşma ayıdır.. Bu ayda şeytanlar zincire bağlanmış, cehennem kapıları kapanmış, cennet kapıların ardına kadar açık olduğunu peygamberimiz beyan etmiştir. Yani oruçta kötülükler işlenmeyince, azgınlıklar olmayınca, aşırı kötülükler ilenmeyince dolayısıyla cehennem kapıları kapanır. Cennet kapıların açılmasına vesile olur. Olayı bu şekilde değerlendirmek lazım.
Bir Müslüman sadece oruç ayında değil, oruçlu olduğu zamanda değil hayatının her anını, hayatın her zamanını Kur’an ahlakı ile, peygamber ahlakı ile yani İslam’la şekillendirmeli. İslam’ın hoş görü anlayışı ile, insan haklarına dayalı, kardeşlik ruhu içinde iman gibi, ibadet gibi, kul hakkına saygı, komşuluk hakları gibi, dinin direği olan namaz gibi kulluk bilinci ile davranmalı.
Oruç kötülüklere karşı bir kalkandır. Namaz insanı kötülüklerden alıkoymalı, engellemeli. Zekat öyle ve İslam’ın bütün prensip ve kuralları bu şekilde insanı ahlaklı, dürüst emin kılar. Huzurlu bir toplumun, mutlu bir hayatın oluşması pekişmesi bu ilahi prensiplerden geçer.
Sosyal dayanışmayı, yardımlaşmayı kaynaşmayı, kardeşlik esaslarını teşkil etmeyi İslam’ın temel esaslarından görüyoruz. İslam yardımlaşma dinidir. Kardeşliği esas alan bir dindir. İslam’ı, yani Kuran’ı kerim-i okumak anlamak gereğini yaşamak lazım. İslam ahlakı toplumsal hayatta gerçek anlamda yaşanmadığı için bugün ahlaki çöküntü var. Ahlaki yozlaşma var. Birlik beraberlik sağlanamıyor.
Bu cennet gibi ülkede kardeşçe yaşamak, Nimetlerin şükrünü eda etmek, İslam ahlakını yaşamak, birliği, beraberliği kardeşliği yaşamak lazım. Atman camilerimiz farz namazlarında, teravih namazlarında kadın, erkek, çocuk herkes camileri dolduruyor. Müftülerimiz, vaizlerimiz, imam ve müezzinlerimiz görevini en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorlar. Bu nimetlerin kıymetini bilelim diyorum.Ramazan ayını huzurlu bir hayat, dünya ve ahret mutluluğumuz için fırsat bilelim. Bu Ramazan da hayatımıza yeni bir düzen, yeni bir sayfa açalım. Kazanan biz olacağız diye düşünüyorum…