Meteoroloji hava durumu raporların verildiği ifadeye göre ; Libya sıcakları Türkiye’nin bazı bölgelerini kavuruyor. Şanlı Urfa 60 dereceyi buldu. Batman , Diyarbakır 46 derece. Sıcaktan bulanan insanlar gölgeliklere akın etti. İstanbul, Bursa ve daha isimlerini sayamadığım iler, yaz sıcağı tüm hızıyla sürdürüyor…
Değerli okurların ! Kainat sahipsiz değil. Bir toplu ine ustasız olması, kendi kendine var olması düşünülmediği gibi, Kendi kendine sevk ve idare edilmiyor. Güneş, ay, yıldızlar, gezegenler, dağlar, denizler, okyanuslar, nehirler, ağaçlar, insan ve hayvanlar aleminde büyük bir intizamlık içinde, harika bir sanat eseri olarak kendini gösteriyor. Güneş yer küreden 50 milyon km uzaklıkta. Dünya güneşten koptuğundan bugüne, kaç milyar yıl geçtiği halde, intizamını, ısı ve ışığını kaybetmemiş, eksilmemiş rahmet ve şefkatle ışığını , ısınını bitkilere, insanlara tüm canlılara hayat veriyor.Bu harika işler büyük bir zati (ALLH) ı gösteriyor…
Hayatın devamı için dört unsur var. Hava, ışık, toprak ve su. Bumlarsız dünya düzeni sağlanamaz. Hayat devam edemez. Çiçekler susayınca kurur. Su, ışık, toprak ve güneş olmazsa hayat söner. Bizi bizden daha iyi bilen Yüce Allah (c.c) hayatımızın tüm lazım olan işleri tahsis etmiş, takdim etmiş, musahhar kılmıştır.
Aşırı sıcaklar olmazsa Allah (c.c) bostanların meyvelerini, bağ ve bahçelerin meyvelerini bir mutfak misali nasıl pişirir, olgunlaştırır ve insanoğlunun sofrasına takdim eder. Her kışın bir baharı, her baharın bir kışı olduğu gibi, bizi sevk ve idare eden dünyaya gönderen büyüten, rızkını, ihtiyacını düzenli veren, eksiksiz noksansız veren Allah güneş gibi bir gezegeni ihtiyacımızın imdadına göndermiştir. Hayatı bu inançla, bu imanla bu perspektiften bakmak, okumak anlamak ve yaşamak lazım.
Dünya ve dünya içindeki her şey insan için yaratılmıştır. Denizlerden faydalanıyoruz. Gemiler yürütülerek, sahillerden yüzerek, deniz ürünlerinden faydalanarak sayısız nimetlerini yaşıyoruz. Şurası da yazmadan geçmeyeceğim, Aka deniz, Karadeniz, ege ve Marmara sahillerinde kadın erkek karışık olarak sahillerde üryan( çıplak ) denizlere girmeleri helal –haram mefhumum düşünmeden haram demeden günah işlemeleri , bu İslam ülkesi için hayırlı bir işe alamet olmadığını, Bu ülke insanına yakışmıyor diye ifade etmek isterim… rezaletlerini görüp de eleştirmemek olmuyor.
Bu rezaletler haramdır. Günahtır. İsyandır. Yüce Allah bu cennet ülkeye dört mevsim yaşamayı göstermiştir. Dört mevsimi doya doya yaşıyor. Yazın kavurucu sıcağında kadın erkek plajlarda olması günah işlemeleri nimete karşı nankörlüktür. Helal dairesi keyfe kafidir. Helal dairesinde elbette ki o denize de plaja da meşru dairede her insanın girme hakkı vardır…. Bu nimetleri meşru dairede yaşamak her insanın en tabii hakkıdır. O denizlerde Müslümanların da yaşaması lazım. Fakat eleştirdiğimiz konu, Günah yoluna girmeden, günaha dalmamak, günah işlememek, ahretini cehenneme çevirmemek Allah ‘a isyan etmemek lazım…
Bayram günün o mübarek saatlerinde Karadeniz, ak deniz sahillerindeki İslami açıdan değerlendiriyorum o rezaleti, o günah bataklığını görüp de üzülmemek elde değil. Üzülmek yetmez, bu günah bataklığına dalan insanımızı uyarmak, bu yolun yol olmadığını, günah olduğunu, haram olduğunu, haram işlemek azap gerektirir demek söylemek lazım. ikaz etmek lazım…
Sıcak, soğuk, kar, kış, yaz, bahar her mevsim Allah (c.c) insana lütfettiği birer nimettir. Bu nimetlerin değerini bilmek lazım. Bu sayısız nimetleri veren zati düşünmek, iman etmek, isteği doğrultuda hayat sürdürmek lazım diye düşünüyorum…