Yer yüzün de var olan insan, hayvan ve bitki birer canlı varlıklardır. İnsan canlılar aleminde en mükemmel kainatın bir numunesidir. İnsan küçük bir kainattır. Gören gözler, işiten kulaklar, kemiği, kanı, saçları, akıl,düşünce gibi harika organlarla, her organı ve uzvu mükemmel bir işleyiş içinde çalışıyor. Kainat eczanesinin örneğidir.
İnsanı canlı tutan kan damarlardan akarak, kalbin pompalaması ile kainatta akan nehirler misali akıyor . canlıyı organizmayı ayakta tutabiliyor. Saçları küçük ormanlık alanı andırıyor. Kemikleri kayalı alan gibi vücudun dik durmasını sağlıyor. Kan, su, dışkı, midenin düzenli yemeği hazmederek vücuda dağılımını sağlıyor. Hayatiyeti devam ettirmeyi gerçekleştiriyor. Hiçbir insanın karakteri, ahlaki yapısı, fikri , düşüncesi, anlayış kabiliyeti idrak, parmak uçlarındaki çizgilerin farklılığı, yüz çehresi ve anlama kapasitesi aynı değildir.
İnsanın sonsuz arzu ve istekleri, uzun emel ve gayesi, dünyada yaşadığı sürece bütün isteklerine kavuşmadan, ulaşmadan, hedefi yakalamadan bakıyorsun bu fani dünyadan göç etiğini ruhun bedenden ayrılması ile ebediyete gittiğini görüyoruz. Bu olay dehşet vericidir. İsteki, arzu, aşk, emel, dünya malın sevgisi, elde edemeden tam anlamıyla doya doya yaşamadan bakıyorsun ecel denilen olay, kader denilen mukadderat çizgisi, Azrail denilen melek ruhunu alarak sevdiklerinden , dost ve arkadaşların ayırdığını görüyoruz. Demek ki insan başka bir alem için yaratılmıştır.
Uzun emeli, arzu ve istekler, kabiliyet ve hevesler ebedi bir hayatı kazanmak ve elde etmek için insana verilmiş harika duygulardır… İnsan bu inançla, bu duygu ve düşüncelerle hayata bakışını sağlamadığı için kanaatime göre, büyük ahlaki çöküntü ve yozlaşma ve manevi buhran ve sıkıtı yaşamaktadır. İnsana insan nazarı ile, iman gözüyle bakılmadığı için, küçük bir kainat görünümü ile bakılmadığı için, insana eşref-i mahlukat gözüyle, şerefli, onurlu, bir varlık gözüyle bakılmadığı içindir, bugün cinayetler işleniliyor, vahşetler işleniyor. Zulüm, haksızlıklar, adam kayırmalar, ırkçılık, menfi milliyetçilik gibi maneviyatını tahrip eden tutum ve davranışlar, duygu ve düşünceler hakim olmuştur.
İnsan küçük bir kainattır. İnsan bir damla kandır. İnsan, onurlu bir varlıktır. İnsan Ahsen-i takvim bir varlıktır. Neden Ahsen-i takvim denilmiş, çünkü insan değerli bir varlıktır. Onun bir ayrıcalığı vardır. Kainat, güneş, ay, gezegenler, su, toprak, hava, ışık her şey insanın hizmetinde. her türlü nimetler her şey insan için yaratılmıştır. İnsanın istifadesine sunulmuştur.
Bütün bu iyiliklerden dolayı insan, isyan etmemeli. Verene karşı Nankörlük etmemeli. Zulüm yapmamalı. Vereni tanımalı. Şükretmeli, insanlara faydalı olmalı. Zararlı bir varlık olmaktan uzak durmalı. Kötülüğü asla düşünmemeli. kötülüğe giden yollardan asla gitmemeli. İnsan asli görevini bilmeli. İtaatkar olmalı. İnsanlara faydalı olmalı. İslam dinin asıl amacı, insana hayat vermektir.
Kalp, kafa, ayak, göz, damar, mide yani bütün organlar mükemmel, peki iyi bir insan nasıl yetişmeli. ? sorusuna cevap verecek olursak, Tasavvur insanileşirse kalp insanileşir. Kalp insanileşirse organlar insanileşir. Organlar insanileşirse davranışlar ve ahlak insanileşir. İnsani olgunlaştıran , ahlaklı, doğru, dürüst, yalandan uzak , kötülükten uzak, hile yapmaktan, zulüm etmekten, haram mal yemek uzak duran, İslam dinin prensiplerini yaşayan bir insan, toplumsal sorunları çıkarmaz. Mahkeme koridorları, ceza evleri dolup taşmazdı diye düşünüyorum…Adliyelerde dosyalar rafları doldurmazdı . Bu kadar avukat, bu kadar ceza evleri, bu kadar mahkeme heyetlerin varlığından bahsetmezdik.
ÇÖZÜM; Acizane bana göre… İnsan kendini bilmeli, görevini, yaratılışı amacın şuurunda olmalı. İman dürbünüyle insana bakmalı. Sosyal hayatı yaşarken İslam’ın , peygamberin tebliğ etiği prensipleri yaşarak, insana kainat nazarı ile , iman dürbünüyle bakmalı...