Bir gün adamın biri peygamberimizin huzuruna gelince, peygamberlik heybetinden, titremeye başlamıştır. Durumu fark eden Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “ Kendine gel ! ben bir hükümdar değilim. Ben ancak kureyş kabilesinden kurumuş et yiyen bir kadının oğluyum.” (İbni mace. Sünen. C.2.syf. 1100) bu tarihi olaydan şunu anlamak mümkün, Sıradan biri gibi kendini görüyor. Kibir, şaşalı, haşa diktatörler gibi değil, rahmet peygamberi olduğunu davranışıyla kendin insanlara kabul ettirmiştir . Gururdan, kibirden, kinden , nefretten düşmanlıktan, fitneden, dedikodudan uzak bir hayat sahibi idi. tevazu, şefkat, adalet, cömertlik, emin olma gibi doğruluk sahibi bir insandı. Bu özelliklere sahip olmasaydı, etrafında kimse olmazdı, etrafında kimse kalmazdı.
Yirmi üç yıl gibi kısa bir zaman içinde yüz yirmi dört bin sahabe etrafında pervaneler gibi dönüyorlardı. Gönülden iman etmişler anam babam canım sana feda olsun ya Rasullallah diyerek RUHU İLE CANI İLE MADDİ VE MANEVİ YÖNDEN KENDİLERİNİ ONA FEDA EDERCESİNE İMAN ETMİŞLERDİ.
İnsan çok yönlü sosyal bir varlıktır. Allah insanlara ibret olması açısından Kuranda şöyle buyurmaktadır:” Doğrusu, Karun Musa’nın kavmindendi, Fakat onlara karşı azgınlık etti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, güçlü kuvvetli bir topluluk onun anahtarlarını taşımakta zorluk çekerdi. Kavmi ona şöyle demişti : “ Şımarma ; çünkü Allah şımarıkları sevmez.” (kasas. 76.) Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, azgınlık yapan aşırı kötülüklere dalan, zenginliği ile şımaran bu şekilde insanları hor hakir gören kendini insanlardan üstün gören kişileri Allah o kişileri sevmediğini bildiriyor. Mal mülk servet geçi, ebedi kalacak olan yaptığı hayırlı amellerdir. Dünyanın azizliği mal, ahretin azizliği Salih amellerdir. Dünyada aziz olmak ahrette aziz olmak için o yolun yolcusu olmak gerek…
Gerçekten böbürlenen insan yüzü asık ve soğuktur. Kibirli kişi, bir mecliste uzun süre durmaz. kibirli, gururlu kendini beğenen , kendini herkesten üstün görmeye çalışan sevilmez. Böyle bir ruh haline sahip olan bir insan huzursuzdur. İnsanlar kibirli, gurulu kişilerden rahatsızdır. Kibir ve gurur sahibi insanlar bu tip yaratıkları sevmez , sözlerini kaleye almazlar. Çünkü sevilmeyen kişilerdir.
Kibir ve gurur hakkında Yüce kitabımız Kuran da şöyle buyurmaktadır: “ İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yer yüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.” (lokman.18) burada da insanın bir başka insana üstünlük taslanması, kendini ondan daha üstün olduğunu, veya onu hor görmesi tepeden bakması gibi manevi hastalığa kapılmaması gerektiğini ifade etmektedir. Böyle bir ruh haline sahip insan Allah ve insanlar sevmez. Sevilmezler.
Bir başka ayette de : ” Yer yüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla ulaşamazsın.” ( İsra.37) buyurarak insana ne kadar veciz bir şekilde misal getirerek dağların yüksekliğini, azametini, yüceliğini göstererek, insanın bu kainatta küçük bir varlık olduğunu, kendini bilmesi gerektiğini, kibir ve böbürlenmek, mal ve servet şımarıklık gibi, mal, makam ve şöhret gibi kişinin bunlarla kendini unuttuğunu, bir nevi bu varlık sebebiyle, makam ve şöhret sarhoşluğu ile, sınıfı, kariyeri ne olursa olsun böyle davranmaması gerektiğini dile getirmiştir. Yere ayağını vurarak kibirliğini göstererek yeri yaramayacağın örnek göstererek insanın aciz, zayıf ve güç ve kuvvetin Allah’a ait olduğunu beyan ediyor. Vadileri dağları ovaları denizleri rüzgarı gök kubbeyi semayi yaratan, bunlara şekil veren ancak Allah’ (c.c) olduğun bildiriyor. Ey insan ! boyca dağlara ulaşamazsın, ne kadar kibrinden dolayı ayağını sert yere vursan dahi yeri asla yaramazsın buyurarak büyüklüğünü gösteriyor yüce Allah.
Aslında yer yüzünde böbürlenerek dolaşmak, kişinin boş kuruntulara kapılmaktan başka bir şey değildir. Kibir, böbürlenmek, sadece nefsini büyük görerek insanları hor görmek, tabiri caizse tepeden bakmak gibi bir halet-i ruhiye sahip bu tür davranışlara sahip insanların kişiliğinin eksikliğinden kaynaklandığını, o kişinin olgun olmadığını gösteriyor.
Peygamberimiz: (A.S). “ Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” Buyurunca, bunu üzerine sahabeleri : “Ya Resülallah insan elbisesinin güzel olmasını ve ayakkabısının temiz olmasını sever, bu da mı kibirdir. Denilince, -peygamberimiz.(a.s) Şüphesiz Allah cemil (güzel) dır güzelliği sever, kibir ise hakkı inkar etmek ve insanları hor görmektir.” (Müslüm.iman.39) Şeklinde buyurmuştur. Bir insan güzel giyinir, güzel ayakkabı giyer, temiz olmak ister, toplumda temiz şeyleri sevmesi, temiz olanı üstünde görmesinde İslam anlayışında bunda bir beis yoktur. Asıl günah olan şey gururlu olmak ve başkasını hor görmek hakkı kabul etmemektir. Olayı bu şekilde bilmek anlamak gerekiyor.
Yaşantımızın her alanını ilgilendiren bu konuları, sosyal ilişkilerimizde bu prensip ve ilahi kuralları uygulamak, Bu ilahi ve nebevi uygulamaları yaşadığımız zaman toplum olarak iyi şeyleri kazanacağımıza inanıyorum…
Tevazu ve alçak gönüllü olmak, insanlara karşı kibir taslamadan , tepeden bakmadan onları kendisi gibi aynı olduğunu, insan olduğunu empati duymak, kendini hem cinsinden üstün görmemek gerekir. Kardeşi için tevazu gösteren Allah (c.c) katında üstün derecelere sahip olur. Allah onu yüceltir. Herkes ona sevgi, saygı ile muhabbetle bakar ve görür…Tevazu ve alçakgönüllü olan kişi başaksına karşı adil olur. Zulüm etmez. Şefkatli , merhametli olur. Böyle bir dünya inşa etmek için kibirli olmamak, tevazu ve alçak gönüllü olmaktan geçer…