Yer yüzünü bizlere bir nimet sofrası yapan Allah(c.c) ne kadar şükretsek azdır. Nimet şükrü gerektirir. Şükürsüzlük büyük bir nankörlüktür. Hayatı veren Allah, hayatın devamı için bütün zaruri ihtiyaçlarımızı karşılayan Allah’a şükran borçluyuz. Borcumuzu ifa etmek insani ve İslami bir gereksinimdir.
En çok muhtaç olduğumuz hava, su, ışık gibi hayatımızın ihtiyaçlarını karşılıksız, ücret ödemeden bedavadan Allah kullarına takdim ediyor veriyor. Penceremizden evimize giren ışık bizi ısıtıyor, havadaki oksijeni ciğerlerimize çekerek nefeslerimizi rahatlıkla alıp veriyoruz. Topraktan her türlü nimetleri yetiştiren sebzelere, buğday ve mercimek ekinleri her baharın gelişinde yer yüzünü bir bahar şenliğinde renklendiren Allah, ekin tarlalarında bütün canlıların ihtiyacını karşılıyor. Gaip perdesi altında, bir kudret eliyle sevk ve idare edildiğini, her şeyi insan için yetiştiriliyor, pişiriliyor ve soframıza takdim ediliyor ve istifademize sunuluyor.
Allah’ımız Bu kadar sayısız nimetleri kuluna takdim ederken, hesapsız verilirken, ne yazık ki, bazı insanlar bu nimetleri düşünmeden, hakkını vermeden, tefekkür etmeden hayatı serkeşlikleriyle, zorlaştırdıklarını esefle görüyor müşahede ediyoruz., anarşiliğe varacak kadar toplumsal barışımıza zarar verilmekte. Adaletsizliklere varan hukuksuzluklara zemin oluşmakta. Hak, hukuk, adalet mefhumu çiğnendiğine şahit oluyoruz. Gençlere iş imkanı sağlamak lazım. Başıboşluğu yenmek lazım. İşsize iş, aç insanımıza aş imkanı sağlamalıyız. İstihdam alanlarını sağlamak, israfın önlenmesiyle sağlanır.
Maddi varlık şımarıklığıyla,haddi aşarak aşırılıklara kapılarak serkeşlikle delalet ve safahata daldıklarını görüyoruz. Bir Müslüman ve bir insan olarak yanlış yollara girmeden, batıl düşüncelere dalmadan şey şeyi hak ve adalet içerisinde görerek, yaşayarak toplumsal barışımıza katkı sağlayacak adımlar atmak zorundayız. Başkasının hakkına, hukukuna saygı duyarak önce Allah (c.c) bizlere sunduğu sayısız ve hesapsız nimetlere şükrederek Allah’a karşı boynumuzu bükmeliyiz. Rüku ederek, secdelere vararak şuurla ibadetimizi, kulluk bilincimizi yerine getirmek lazım.Var olan nimeti yoksularla ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak lazım..
Allah seni bir yerlere getirmiş, makam, unvan ve yetki vermiş, araba, lüks daire vermiş, dolgun maaşla devlet imkan sağlamış milletine, ülkene, vatandaşına hizmet etmek için bu imkanları sağlamış, buna rağmen şükretmezsen, verilen görevi hakkıyla yapmadığın zaman, istismar ettiğin zaman, hainlik ettiğin zaman ihaleye fesat karıştırdığın zaman, önce devlet sonra ALLAH hesap sorar. Devletin araçların kendi şahsi işlerin için kullandığın zaman, dairedeki bir A4 kağıdı kendi şahsi işlerin için kullandığın zaman hırsızlık yapmış olursun.
Bu konuyu şunun için yazıyorum, Kim olursa olsun israf ederek, gerek kendi hesabından, gerekse devletin hesabında yersiz israf ve harcama yaptığı zaman büyük bir günah işlemiş olur ve vebal altındadır. Biz bunu söylemezsek bile bile dile getirmezsek, konuşmazsak birbirimize anlatmazsak yazmazsak sesiz kalırsak bunda hepimiz mesulüz diyorum,
Bu ülke ve bu millet hepimizin, bu aziz milletin geleceğini düşünmek, memleket ve millet devlet kaynaklarını iyi kullanmak zorundayız. İsrafın önüne geçmek lazım. Giyimde, kuşamda, yemekte israf etmek günahtır.’’ Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.’’ Buyuruyor
yüce ALLAH kutsal kitapta.Düğün salonlarında çöpe giden ekmek ve yemeklerin hesabını ALLAH sorar. Birbirimizi kırmadan uygun bir üslupla uyarmalıyız.
Verilen nimetlere şükretmek lazım.Nankörlük etmemek gerekir. Yüce Allah: ‘’ Şükrederseniz nimetimi üzerinizde artırırım .’’ buyuruyor. Bunu yaptığımız zaman adalet yerini bulur. Cinayetler işlenmez. Hukuk çiğnenmez. Adaletli bir gelir dağılımı sağlanır ve Fakirlik engellenmiş olur diye düşünüyorum.