Günlük sosyal ve ticari yaşantımızda yaptığımız her hal ve hareketin başı Allah korkusudur..Allah sevgisini ve imanı kalpte taşımaktır. Bu hadisten anlaşıldığı gibi.Allah korkusu kalbinde, gönlünde taşıyan insan başkasına zarar vermez. Yolsuzluk, arsızlık düşünemez ve kötülük yapmaz.Çünkü her zaman ve her an Onu gören, gözeten, onun her işinden haberdar olan bir zatın varlığına gönülden inanan biri olduğunu bilir.. Bu düşünce ve inançla yaşayan kişi başkasına zarar vermez.
Bireylerin ıslahı, toplumların huzuru sağlayan, devletlerin barış içine yaşamasını sağlayan bu yol ve yöntemdir.. Bu düsturlardır.. Bir hesap gününe inanan, bu şuurla bu inanla hayatına yön veren kişiler ne zulme uğrarlar ne de zulmü işlerler. İnsan hak e özgürlüklerin ihlal edildiği bugünlerde bu hadisten insanlarımızın manevi yönden donanımlı olması lazım.Allah sevgisi ve Alla kokusu olmazsa ahlaki çöküntü yaşanır, Günümüzde yaşanan nahoş olaylar,manevi buhranlar problemler ortada. yaşanan olaylar bunun göstergesidir,
Evet Allah ‘ı kullara sevdirmek. Bunca nimetleri bize bedavadan takdim edeni hatırlamak, sevmek ,dediğini yapmak, şükran borcumuzu yerine getirmek gerekir diye düşünüyorum . Kainatı bizlere her yönüyle hizmetkar eden ayı güneşi, gece ile gündüz, yer altından çıkan su kaynakları, zengin petrol kaynaklar , doğal gaz gibi hayatı öneme haiz şeyleri bize sunan, istifademize takdim edeni sevmek gerekiyor.. ‘’Kişi sevdiği ile beraberdir.’’. Kişi sevdiğinin dediğini yapar. Dolayısıyla Allah’ı bilen , tanıyan, seven iman eden insan
Özellikle çocuklara bu şuuru vermek, Allah ‘ı tanımak, Allah ‘ sevdirmek Allah’ı seven kul sevdiğinin dediğini yapar. Ona imanla yaşar..Allah’la korkutarak değil sevdirerek akıl, mantık,bilgi ve bilimsel yollarla Allah’ın varlığın korkutmadan sevdirerek tanıtmalıyız.
Binlerce nimetlerle soframızı süsleyen, her türlü nimetlerini bizden esirgemeyen Allah’ı sevmek, her akıllı insanın asli görevi olmalı. Gören gözlerimiz, kalp ve vücut sistemimizi en harika bir metotla çalıştıran binlerce yüz binlerce dolara alamadığımız vücut organlarımız hepsi birer nimettir. Teneffüs ettiğimiz hava, oksijen, toprak su, meyve , denizler , akan nehirler dünyamızı süsleyen bağ , bahçe ve ağaçlar her bahada bize meyvesini ağaçlarda çiçeklerle süsleyen tohumları patlatan her türlü meyveyi gıdayı bize bahşedeni sevmek gerekir.Vereni düşünmek, takdir etmek, şükretmek lazımdır.
Mehmet Akif ERSOY milli şairimiz bir şiirinde diyor ki, ‘’Allah a dayan Saye sarıl hikmete ram ol. ‘’,yol varsa budur bilmem başka çıkar yol ‘’ …diyerek toplumsal ve bireysel sıkıntılarımızın çözüm yolu Allah’a dayanmakla olur…Bir başka yerde de ;’ Ağaca yaslanma ağaç çürür düşer, insana dayanma insan düşer ölür. ‘ Düşmeyen ,yıkılmayan, ölmeyen ve çürümeyen Allah’a dayan . diyerek bu gerçeği ifade etmişlerdir.
Sorumsuz ve başıboş bir varlık düşünülemez. Mutlaka her şeyin bir yaratıcısı vardır. Yer yüzünde her varlığın bir yaratıcısı ve yaratılış amacı vardır. İnsanda yeryüzünün en mükemmel varlığı olduğuna göre, yaratıcısı var olduğuna göre, Yaratanı sevmek, sevdirmek kalplere ve gönüllere onu yerleştirmek lazımdır…
Gerçek anlamda Allah’ı seven, tanıyan birey zindan da da olsa her yer onun için vatandır. Her şey ona hoş görünür ve hoşnut olur. Şikayeti olmaz. Nankör olamaz. Onun sahibin var olduğuna, sahipsiz bırakmayacağına inanır.hayatı ve yaşamı bu perspektiften bakmak lazım diye düşünüyorum…