Lütfen bekleyin..


Abdurrahman Akbulut

EN ETKİLİ ÖĞÜT ÖLÜM…

03 Aralık 2019, 14:55

Necisin? Nereden gelip? Nereye gidiyorsun? Şeklindeki soruları kendi kendimize sormalıyız. Yaratılış amacımızı öğrenmeye gayret göstermeliyiz. Bu tür şeklindeki sorular Risale-i Nur külliyatı adlı şah eserlerde okuyup cevabını öğrenmek mümkün. Konu ile ilgili merakı olan “SÖZLER” adlı kitaba müracaat edilebilir. 
Bu soruların cevabı adı geçen kitapta aynen şu şekilde ifade etmekte:” Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise onda az duracaktır. Ve vazifesi çok bir misafirdir. Ve kısa bir ömür de hayat-ı  ebediye ye lazım olan levazımatı tedarık etmekle mükelleftir. “ ( Sözler) şeklinde ifade ederek konuya açıklık getirmiştir. Bir başka eserinde :” İnsan bir yolcudur, sebavattan (çocukluktan) gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. (Mesnevi Nuriye.) diyerek insanın bir yolcu olduğunu uzun ve süratle ilerleyen, tükenen bir yolun yolcusu olduğunu ifade etmiştir. Bu yolculuğun çetin ve zorlu bir yolculuktur. Dağdağalı ve fırtınalı bir hayat yolculuğudur. Bunun için hazırlanmak, yol tedarikini yapmak yolcunun görevi olsa gerek. 
Dünya denilen şu içinde yaşadığımız gezegen, bir bekleme salonudur. Bir menzile gitmek için bekletilen bir salon. Bu bekleme istasyonunda kısa bir beklemeden sonra sırası gelen bir bir gidecek. Dünya hayatının 60-70 sene bilemedin 100 seneden ibarettir. Ondan sonrası ayrılık, ve gözyaşı ile biten bir ayrılık. Ölüm gerçeği yaşayarak ahiret yurduna gitmek üzere sonsuzluk yurduna yolcu ediyor veya ediliyoruz. 
Ben hep 70-80 yaşındaki ihtiyarlara şu soruyu sormuşum. “ Bunca yıl yaşadınız şu dünya hayatından ne anladınız ?” diyerek merak ettiğim konuyu anlamaya çalışmışım. Aldığım cevap :” Evlat, gördüğün şu an gibiyim. Gençlik, iş, evlilik, çoluk çocuk derken bastonla yürümeye mahkum bir ihtiyarlık anı gibi.” “ Bu eller neler yapmadı ki. Şu ayaklar nereleri gezmedi ki. Ama şu anda yıpranmış, ahreti arzulayan bir pir-i faniyim.” Diyerek geçmiş yıllarına hayıflanarak hasretli içini açsan binbir ah duyarsın. İnsan bu. Rüzgar gibi gelip geçen bir ömür. Geçmiş yıllarına hayıflanmış 70-80 yaşındaki dedeler. Onlara göre ne çabuk geçti ömür. Nereden, nasıl ve ne şekilde geçti bilinmeden bir bakıyorsunuz emekli olmuş ve hasta yatağında uzanmış, veya bir hastane yatak odasında baş ucunda çok sevdiği hanımı. Derin düşüncelere dalmış gençliğini, evlilik yıllarını, iş hayatını, deli dolu yıllarına hayıflanarak göz yaşı döken bir ihtiyar oluvermişsiniz. Bu soruyu kime sormuşsam hep aynı cevapla karşılaşmışım. 
Gerçekten de dünya ve hayatın gerçeği bu. Ev, iş, aile, çocukların geçim derdi hepsi bir arada üst üste katlanınca insanı yıprattığını siyah saçların bembeyaz olu verdiğini göreceksiniz. Çocukluk, gençlik, ihtiyarlık ve en son ölümle hayatının noktalandığını görürsünüz. 
İnsan toprağa düşen bir tohum gibi dirilmek üzere giriyor. Kabir hayatı, ahiret hayatı ve enson cennet veya cehennem gibi sonsuzluk yurduna gitmek üzere yaratılmıştır. Yokluğa gitmiyor. Fenalığa gitmiyor. Yep yeni bir hayata atılıyor. Yüz yıl önce dünyaya gelen insanlar, iki yüz  veya üçyüz yıl önce ölen insanların mezarlarını dahi nerede olduklarını bile bilmiyoruz. Bilinmiyor. Onlarda bizim gibi eş dost ve çocuk sahibi idiler. Onlar geldi ve gittiler bizler geldik. Bizler de gideceğiz yerimize başkası gelecek. Bu hayatın gerçeğidir. O halde bu gidişe hazırlanmak lazım. İmanla, Salih bir amelle kabre girmeye çalışmak lazım. Hayırlı işler yapmak, hayırlı evlat yetiştirmek, arkamızda dualar edecek, hayırlı hizmetler yapabilecek nesiller yetiştirmek amacımız olmalı. 
Milyar yıldır insanlar dünyaya geliyor ve ölümle gidiyorlar. Nice kahramanlık destanları yazan komutanlar, ilaçları yazan tabipler, insanlara şifa dağıtın doktorlar bu ölüm gerçeğine bir çare bulmadan gidiyorlar. 
O halde düşünmek lazım, Elimizden olmadan geldik ve gayri ihtiyari gidiyoruz, o halde bizi gönderen, yaşatan, sevk ve idare eden ölüm olayı ile ahiret yurduna sevk eden bir zat-i zülcelal vardır. <biz başıboş olamayız. Sahipsiz olamayız. Bizim bir malikimiz var. Bizi imtihan etmek üzere şu dünya denilen yer yüzü coğrafyasına göndermiş, bizden bir vazife isteniyor. Ona hazırlanmak, ona çalışmak insanın asli görevi vardır. En akıllı insan odur ki, ölüme ve ölüm ötesi hayat için çalışandır diyor son peygamber. Bu sese kulak vermek gerekir. Bu sesi insanların kalplerine vermek lazım. İlahi kitabımız : “ Nerede olursanız olun, sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile ölüm size ulaşacaktır.” (Nisa,78) Kabul etsek ve etmesek de ölüm hayatımızın yalın ve en gerçekçi yanını temsil etmektedir. Ölüm insan için en büyük ibret ve en etkili öğüttür. Ölüm gerçeğinden uzak olarak sürdüren hayatlar kaybolmuş ziyan edilmiş hayatlardır. Sonu da hüsrandır. 
Zalim zulmü ile, mazlum ahı ile, bu dünyadan gidiyorlar. Nemrut, Firavun, Zalim Haccac, Lavrance, Lenin,Mao, Mussolini, Tito, Çavuşesko, Hitler, Abdulnasır, Hafız Esat, Miloseviç  Saddam ve isimlerini daha sayamadığım nice zalimler. İnsanların kanına giren, insanları ağlatanlar. Tarih ve insanlık bunların zulmünün unutmayarak hep lanetle anımsayacaklardır. Bütün bunlar ve onların işbirlikçileri hesap gününde nasıl şiddetli bir azaba düçar olacaklarını yine ilahi kitaptan öğreniyoruz. 
İnsanlıktan nasibini almamış bu vahşi barbarlarda ölecekler. Allah’ın adaleti önünde hesap verecekler. Dünya kanunları belki onları yargılamadı, caydırıcı bir önlem olmadı ama, ilahi adalet gününde yakalarını kurtaramayacaklardır diye inanıyorum. 
Ölüm hiç kimseden uzak değildir. Varsın kurşun geçmez araçlarla, muhkem saraylarda oturup keyif etsinler. Fil dişi kulelerde insanların ölüm fermanlarını, plan ve projeleri çizsinler Hangi ülkeyi, nasıl ve ne şekilde işgal ederim, nasıl öldürürüm, zenginlik kaynaklarını nasıl talan ederim diye varsın düşünsünler. Katliam  planlarını ve projelerini çizsinler . Mazlum ve mustazaf insanların derdin ile ilgilenmesinler Allah onları sorgulayacaktır. O zalimler için cehennem denilen azap verici bir yer vardır. Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi: “ zalimler için yaşasın cehennem.” Diyerek mesrurane teselli buluyoruz.       

 

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1074 gün önce
1145 gün önce
1157 gün önce
1165 gün önce
1178 gün önce
1215 gün önce
1220 gün önce
1257 gün önce
1269 gün önce
1270 gün önce
1503 gün önce
1506 gün önce
1511 gün önce
1515 gün önce
1516 gün önce
1599 gün önce
1606 gün önce
1656 gün önce
1781 gün önce
1854 gün önce
1857 gün önce
1859 gün önce
1865 gün önce
1867 gün önce
1868 gün önce
1869 gün önce
1921 gün önce
1944 gün önce
1957 gün önce
1999 gün önce
2010 gün önce
2033 gün önce
2048 gün önce
2095 gün önce
2095 gün önce
2109 gün önce
2197 gün önce
2219 gün önce
2221 gün önce
2225 gün önce
2267 gün önce
2374 gün önce
2382 gün önce
2420 gün önce
2573 gün önce
2574 gün önce
2581 gün önce
2593 gün önce
2629 gün önce
2634 gün önce
2654 gün önce
2712 gün önce
2714 gün önce
2749 gün önce
2778 gün önce
2853 gün önce
2869 gün önce
2872 gün önce
2896 gün önce
2899 gün önce
2907 gün önce
2923 gün önce
2924 gün önce
2930 gün önce
2978 gün önce
2983 gün önce
2985 gün önce
2987 gün önce
2988 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Demokrat Haber | Batman Yerel Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=