Dünya bunalım geçiriyor, maddi açıdan refah düzeyi en üst seviyede olduğu halde, manevi buhran geçiriyor. Teknolojik açıdan her türlü imkana sahip oldğu halde , huzurlu ve mutlu ve problemlerinin bitmediğini görüyoruz.Allah,şu dünyayı insanın istifadesine sunmuştur. Ayet-i kerimede :" Göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allahın sizin hizmetinize sunduğunu görünen ve görünmeyen nimetlerini size bolca verdiğini görmediniz mi ?" (Lokman..20.) anlamındaki ayetler bu gerçeğe işaret ediyor. Gökte ve yeryüzündeki bütün nimetler, insanoğlunun hizmetine ve faydasına yaratılmıştır. Uçakların gökyüzünde uçması, uzun mesafelerin kısa bir zamanda istenilen yere gidilmesi, uzayda bulunan uydu antenler vasıtası ile telefon sistemin devreye girmesi uzaktaki sevdiklerimizle görüşmemiz bize berer nimet olarak hizmet verilmektedir. Bu nimetlerin kötüye kullanıldığını şer yerlerde kullanıldığını dehşetle ve ibretle görüyoruz. Uçakların silah ve muhimatla donatılarak güzelim insanları hedef almakta, tarihi mirasları yerle bir edilmekte,kütüphanere kurşun yağdırmakta olduğunu dehşetle görüyoruz. ABD işgal güçleri bunu mazlum, mağdur Irak halkı üzerinde uyguladığını izliyor ve görüyoruz. Dünya büyük bir problem yaşıyor, insanları bunalıma götüren stres, intihar, içki sigara ve uyuşturucu madde bağımlılığı gün geçtikçe sayısı artıyor. Kullanıcıların yaş ortalaması özellikle sigara kulananların yaşı 12 , lere indiğini istatistiki sonuçlar doğruluyor. Asrımız cinnet geçiriyor adeta, bir yandan manevi buhran, öbür yandan savaşlar, katliamlar ve gözyaşları. Ümitsiz olmamak, bütün insanların bu melanetlere bulaştığı anlamına gelmez. Kendini bilen, dürüst emin, güvenilir, kendisine, ailesine, toplumuna, memleket ve ülkesine bağlı seven hayırlı yararlı olan o yönde gayret eden, imanlı, ihlaslı, ibadetli, elleri duaya kalkan insanlarımız yok değildir.Allah sayılarını artırsın. Müsbet yönden haraket eden, kendini bilen, şu dünyada vazifesinin ne olduğunu bilen, nerden gelip nereye gideceğini bilen insanlarda vardır. Asrımız böyle gençlere muhtaçtır. Rabbını bilen, nefsini tanıyan, imani hizmetlerde çalışmayı şiar edinen gençlerin yetişmesi için, zemin oluşturmak, iman ve mukaddes değerlere bağlılığı sağlamak için devlet ve millet olarak bir baba olarak, bir anne olarak üstümüze düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmemiz gerekir Bu görev etkili ve yetkili yöneticilerin bu yönde çalışmaları gerekir. Her türlü kitle iletişim araçlarından istifa edilebilir, bu konu ile ilgili ilahiyatcılarımızdan istifade edilebilir. Diyanet işleri başkanlığının ehli ilim erbabı çok sayıda persönelinden istifade edile bilir. Dolayısı ile bu hastalıkların tedavisi için, basın yoluyla kitlelere ulaşıp yararlı sonuçlar alınacağı kesindir. Dünyayı imar etmek, ahireti mesrur etmek gerekir. Sadece dünyaya yönelik olmamalı, maneviyatımızı ilgilendiren konularada eğilmek, bu yönde gayret göstermek gerekir.Bu sadece müslümanlar için değil, tüm insanlar için lazım olan bir konudur. Talip olmak, günleri boşa geçirmemek, daima aradığın bir şey olmalı. Talip eden mutlaka bulur. Müsbet yolları bilmek tanımak aramak gerekir. Özellikle delalet ve sefahet ehli işi gençlerden başlatmışlardır. Gençlerin bu yolları bilmediğini veya gösterilmediğini görüyoruz. Bu milleti bu necip milletin evlatlarını iyiye, güzele, doğruya yanı tek kelimeyle İslama yönlendirmek, o istikamete kanalize etmek baba olarak, bir anne olarak veya bir eğitimci olarak bir yönetici olarak asil görevimiz olmalı. Ayet-i kerimede: " Bizim uğrumuzda mucahede edenleri elbette yollarımıza iletiriz. Şüphesiz Allah iyilik edenlerle beraberdir." (Ankebüt..69.) Bu ayette de anlaşılacağı üzere ,Allah yolunda olmak kul olmanın gereği, bu çerçevede iman, amel, hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye samimi olarak gayret göstermek, Allah (c.c) bu istikamette olanlara mutluluk yolunun saadet yolunun açık olacağını, onu güzele, hayra ileteceğini beyan ediyor. Kula düşen görev, bu yoda yürümek. O yolun yolcusu olmak. Bütün bu sıkıntılara rağmen, ey insan! sen yoluna devam et. aldırış etme. Yolda bir kaç kendini bilmez seni tökezlemişse eğer, aldırış etme seni o kutsi ve ulvi yolundan alıkoymasın. Seni saadet sarayları bekliyor. Bu yolun yolcuları hep oraya gittiler. Bizde gidiyoruz, gedeceğiz. Bu gidişatı hiç bir güç ve hiç bir kuvvet durduramaz. Ne mal, ne evlat, ne makam, ne yetki ne kariyer para etmez. Dünyayı ağlatan zalimler bu gerçeklerden habersiz oldukları için, Kuran gerçeğini bilmedikleri için, dünyayı zindana çevirmişlerdir. İslam ve insanlıktan nasibini almamış olanlar böyle sıkıntı yaratırlar. Tövbe etmek, hakka dönmek, sonra yakarışı halıkına yaratıcısına elleri kaldırıp, dergah-ı uluhiyetine iltica etmek. " Allah tövbe edenleri sever. Pak ve temiz olanları dahi sever."(Bakara..222.) Bu ilahi mesaj, asrımızın hastalıklarına şifa reçetesini sunuyor. Müslim veya gayri müslim kim olursa olsun herkes bu hitaba muhtaç, bu reçeteye göre düşünüp hayatını düzenleyen kurtuluşa ereceğini izah ediyor kuran.Okumak, okuduğunu anlamak, anladığını hayatı ile şekillendirmek. Günahdan, isyandan, kötülükten, her türülü gayri insani gidişattan pişmanlık duyup, saf, temiz bir kalple salih bir amelle o yolculuğa devam etme gereği vardır. Evet yolcuyuz herkes yolcudur, yolcu yolunda gerekir, " İnsan bir yolcudur,Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirdenebede kadar yolculuğu devam eder."(Mesnevi-i Nuriye.) En akıllı o kimsedirki, ölmeden önce nefsini hesaba çekip, kendini sorgulayanlardır. O zaman kulluk şuuru ve görevi ifa etmiş olacak. O zaman da dünya sulhuna ve barışına katkı sağlanmış olacaktır.