İman kalben Allah'ın varlığına, birliğine inanmaktır. İman ve ihlas sahibi olmak gerekir. Amelsiz iman , imansız amel fayda vermiyor. İnsanoğlu zarardadır ancak iman eden ve Salih ameller işleyenler hakkı ve sabrı birbirine tavsiye edenler hariç.
İmanı bir ağacın köküne benzetebiliriz. Bir ağacın kökleri sağlam ise, o ağacın dalları yaprakları yeşil olur meyveli bir ağaç olur. Eğer kökü çürük ise, o ağaç ne meyve nede yeşil yaprağı olamaz. Olması düşünülemez. Bir insanında gönlünde kalbinde sağlam bir iman ve inanç olursa, o insan ibadetli olur. Alnı secdelere varır. Elleri duaya kalkar. Haram mal yemez, adam öldürmez, Müslüman olsun olmasın hiç bir Allah'ın kuluna zulüm etmez. Haksızlık edemez. Adaletsizlik gibi kötü yollara baş vuramaz.
Bir insanın kalbinde hakiki manada iman eder gönlünde, kalbinde iman olursa harama el uzatamaz, cinayet işlemez, hırsızlık, kötülük gibi, haksız kazan gibi, kul hakkına tecavüz edemez. insanlara zarar vermek gibi bir düşüncesi olamaz. Hakiki manada Allah'a iman eden kişi, insanlara faydalı olmaya çalışır. Her hayrın bir mükafatı ve her kötülüğün bir cezasını bir gün hesabının olacağını inancıyla hayatına yön veriri. Ona göre davranır hayatını şekillendirir.
Şu muhteşem dünya hayatının bir bekleme salonu olduğu bilincini taşır. İnanın başıboş olmadığını, boş yere yaratılmadığını, sahipsiz olmadığını , çok ulvi ve kutsi bir görevle sorumlu olduğunu, dünyaya gönderiliş amacını Allah'a ibadet etmek ve Allah'ı tanımak olduğuna inanır. bu şuur ve imanla yaşar. hayatına anlam katar. Bu inançla amel etmeye gayret eder.
Bugün bu şuur ve inançla imanla yaşamak her zamankinde çok bugün muhtaçtır insanlık. İman insanı insan eder , belki de insanı sultan eder, hakiki imanı elde eden bütün kainata meydan okur. prensibi kaidesi gereğinde hayatına anlam katar. Bazı insanları görüyoruz, bunalıma girmiş, bir musibet veya her hangi bir sıkıntısı olduğu zaman sabır, metanet, tahammül, kadere rıza gibi, Allah'ın kullarına tavsiye ettiği konuları dikkate almadığını görüyoruz.
Bu dehşetli felaket ve hela ket asrında, ruhi bunalımların yaşandığı, problemlerin yoğun yaşandığı bu zamanda, savaşlar, göçler, katliamlar, sürgünler, ekonomik sıkıntılar, manevi çöküntüler, ahlaki yozlaşmaların kol gezdiği bu zamanda sarsılmaz bir iman, güçlü ve kuvvetli bir iman, Allah'a yaklaşma vesilesi olan ibadet ve zikir gibi konuları prensip edinmeliyiz. İnançsız ,manevi yönden zayıf kişilerin olaylar karşısında sarsıntı yaşayacağı tecrübelerle sabit tır.
Dinsiz bir toplum düşünülemez. Dinsiz bir dünyada hayır yoktur. Hayırlı işlerin hayırlı neticelerin verilmesi imanla, ibadet ve istikametle, dua ile elde edilir. Dolayısıyla insanın bir gayesi olması lazım. hedefi olmalı. gayesiz, amaçsız, hedefsiz bir insandan hayırlı neticeler beklemek, kanaatimce boş bir avutmadan öteye geçmez. İnsanın bir ideali olmalı. Bu idealin ancak iman, amel ve dua ile sağlanır...
Efendimiz : '' her hayrın başı Allah korkusudur. ''Alla korkusu taşıyan, Allah'ı tanıyan, bilen, inanan, kulu olduğuna iman eden bir insan, harama, el uzatmaz. Kötülüğü düşünmez. Adaletsizlik, merhametsizlik, sevgisizlik düşünemez. Bu idealler çerçevesinde hayatını sürdüren insan her kese faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Faydalı olma ideali taşımak, güzel insan, imanlı, güzel amelli sahibi, insanlara faydalı olmayı kendisine prensip edinen insan sevilir, sayılır hürmet edilir.