Ebü Hüreyre: (R.A) dan rivayet edildiğine göre bir adam peygamber efendimize gelerek: Ya Resülallah :” Halk içinde iyi muamele yapmama en ziyade layık olan kimdir? Diye sordu. Resulü Ekrem Annendir Buyurdu. Sonra kim gelir : Babandır.”( Riyazüssalihin,1/275) cevabını verdi. Bu hadisten açıkça anlaşılmaktadır ki, ana ve baba, en fazla hürmet saygı sevgi gösterilecek iki muhterem değeri bulunmayan varlıktır. Ölmeden önce onların kadru kıymetini bilmeli. Anne ve babasının kaybedenler bunu en iyi bilenlerdir.
Hiçbir kimse ana ve baba akkını tam manasıyla yerine getirdiğini iddia edemez. Bu hususta yine peygamberimiz (S.A.V) şöyle buyururlar: “ Hiçbir kimse çocuk babasının hakkını layıkı ile ödeyemez, meğerki, baba başkasının kölesi olup da onu satın alarak azat etmiş olsun.”(Riyazüs’salihin.1/273) buyurarak anne ve babanın ne kadar hak sahipleri olduğunu açık bir lisanla beyan etmiştir.
Anne ve baba hakkı konusunda da Yüce Allah bu önemli konu hakkında şöyle buyurmuştur:” Allah yalnız kendisine ibadet etmesini ve anne babaya iyilik etmeyi buyurmuştur. Eğere ikisinden biri veya her ikisi, yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara “ÖF” bile demeyesin, onları azarlamayasın, ikisine tatlı söz söyleyesin.”(El_İsra,23.) yaratıcımız, bizi dünyaya getiren sevk ve idare eden Allah kesin bir lisanla Anneye, babaya öf bile demeyi yasak etmiştir. Bu kadar kutsal bir varlık olan anne ve babaya İsyan, anne ve babayı tanımamak, hiçe saymak değer vermemek büyük günahlardan saymıştır.
Bu ilahi tavsiyeye kulak vermeyen göz ardı eden nice gafillerin mevcudiyetine şahit olmaktayız. Evladım okusun adam olsun iyi bir meslek ve iş sahibi olsun diye gecesini gündüzüne katan bir baba, yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş bir baba uyumamış uyutmuş bir anne ve babaya bakmayan sormayan hakkını hukukunun yerine getirmeyen bir evlat hayırsızdır. Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sonra anne ve babanıza itaat edin diye ilahi emirler ve tavsiyeler vardır.
Bir insan ne kadar namaz kılsa da ,dini emirlerini yerine getirse de o kişi annenin ve babasının hakkın, hukukunu yerine getirmezse büyük günah işliyorduk, böyle bir evlada Allah büyük bir ceza vereceğini beyan etmiştir. Yukarıdaki kesin hadis ve ayetlerden anlaşıldığına göre, Allah’a ibadetten sonra anne ve baba hakkı geldiğini anlıyoruz.. Bir yanda ana ve babasına olmadık hareketi reva görenler, bir yanda bu iki velinimetini aç bırakarak, sahipsiz ederek, mahkeme kapılarında nafaka temini için sürdürenler.
Evet, maalesef bu gibi hadiseler, bizim cemiyetimizde , bizim içimizde ceryan etmektedir. Halbuki canab-ı hak, anne ve babamıza karşı “ Onlara acıyarak alçak gönüllülükle üzerine kanat ger ve : Rabbim küçükken beni yetiştirdikleri için sende onlara merhamet et.” De El-İsra24.) Ayeti mucibince davranmamızı emretmiyor mu? Resülullah efendimizde : “ Ana ve babalarının ihtyarlık zamanlarında bunlardan birine veya her ikisine yetişip de “ Bunlara layık oldukları hürmeti bulunduklarından dolayı cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürünsün.”( Riyazüssalihin.1/276) hadis-i şerif ile dikkatinizi çekmiyor mu?
Sevili okurum ! Ayeti kerime ve hadis-i şeriflerinden katiyetle anlıyoruz ki, her hal-karda anne ve babaya iyi muamelede bulunmakla görevliyiz. Ancak bir evlat anne ve babası tarafında Allah’a şirk koşmaya zorlandığı zaman bu teklifi reddedecektir. Bu hususa işaret eden ayet-i kerimede canabi hak şöyle buyurur:”Ey insan oğlu: Ana-baba, seni körü körüne bana ortak koşman için zorlarsa, onlara itaat etme, dünya işlerinde onlarla güzel geçin; bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz banadır. O zaman, yaptıklarınızı size bildiririm.”(Lokman.15.) Şu ayetti kerimeye de dikkatinizi çekmek isterim: Allah-u teala şöyle buyurmaktadır.:”Allah’a kulluk edin, ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya , yakınlara, yetimlere , düşkünlere yakın komşuya uzak komşuya yanınızda ki arkadaş, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin: Allah kendini beğenip övünenleri sevmez.(en-nisa, 36)
İnsanoğlu şu hususu iyice düşünmelidir.kendisi hayatının ilk yıllarında mahlukatın yaratıkların en acizlerindendir. Devamlı olarak himayeye muhtaçtır. Anne kucağından daha şefkat dolu sığınılacak, baba gibi merhamet yuvası bir yer düşünülebilir mi? o anne ve baba ki evladı için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştır. Hayatın çetin koşullarında çalışmış çabalamış evlatları için çocukları için didinmiştir. Zaman zaman uykusuz kalmış zaman olmuş aç kalmış zaman olmuş yavrusunun hayatını kurtarmak için kendi hayatını feda etmiştir. Anne ve babanın evlat üzerindeki hukuku mevzuunda ne söylense azdır. Anne ve baba hukukuna işaret eden bir ayeti kerimede şöyle buyurur;
“Biz insana anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Annesi onu güçsüzlükten güçsüzlüğe uğrayarak karnında taşımıştır. Çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. “bana ve ana babana şükret “diye tavsiyede bulunmuşuzdur dönüş banadır “(lokman. 15) biz Müslüman olarak birer mümin olarak Allah’a layık bir kul olmak için daima bize tavsiyeleriyle hayat veren peygamber efendimizin şu hadisi şeriflerinde dikkat edelim resullulah (s.a. m) efendimiz buyuruyor ki “büyük günahlar, Allah’a sirk koşmak, ana ve babaya asi olmak, haksız yere adam öldürmek., yalan yere yemen etmektir “(riyazus salihin,) 1/288 yine peygamberimiz bir diğer hasisi şeriflerinde şöyle buyururlar : sakın babalarınızdan yüz çevirmeyiniz. Her kim babasından yüz çevirirse (aile nimetine) küfretmiş olur (tecrid sarih terc )12/271 bu dünyada herkes er geç yaptığının karşılığını görür. Bir çocuk anne ve babasına nasıl muamele ederse, kendi evlatlarından da onu görecektir…