Tam 34 yıl önce, 16 Mart 1988 sabahı Irak savaş uçakları ve topçularının, Kuzey Irak'taki Kürt kasabası Halepçe'ye hardal gazı ve ölümcül sinir gazı sarin ile yaptığı kimyasal saldırı binlerce insanın ölümüne neden oldu. Bugün insanlık tarihinde sivilleri hedef alan en büyük kimsayal saldırı olarak tanımlanan Halepçe Katliamı'nın yıl dönümü...
Ortadoğuda geçmişte Yanı başımızdaki Suriye’de yaşanan iç savaşta on binlerce insan katledildi yerinden edildi. Yine Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan acımasız savaşta yine masum insanları etkiliyor. Her gün onlarca bombanın patladığı Ukrayna’da Rusya’nın acımasız saldırılarına bir an önce son vermesi tek dileğimizdir. Savaş demek göz yaşı, acı, yıkım ve ölüm demektir. Her alanda savaşa karşı durmamız gerekiyor.
HALEPÇE KATLİAMININ ÜZERİNDEN 34 YIL GEÇTİ
Aradan geçen 34 yıla rağmen Halepçe Katliamının izleri hala yok olmamıştır. Zehir yüklü bulutlar hala bir kabus gibi Halepçe semalarında duruyor. Baharın gelişini müjdeleyen Mart ayı yakın tarihimizde yaşanan insanlık dışı katliamlar nedeniyle toplumsal belleğimizde "acılar, katliamlar ayı" olarak yer etmiştir. Halepçe katliamının üzerinden yıllar geçmiş olsa bile hala yüreklerimizdeki acıları, hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır.
Tarih yaprakları 16 Mart 1988'i gösterdiğinde, Emperyalist güçlerin üretip hibe ettikleri kimyasal silahlarla Saddam Hüseyin'in talimatıyla, savaş uçakları Halepçe semalarında ürkütücü sesleri ile görülmeye başlanmıştır. Geçmişte Hiroşimayı, Nagazakiyi yakan yıkan kardeş uçak ve silahlar bu kez Halepçe’yi yok etmek için gelmişlerdi. Bir bahar günüydü insanlar yaşama dair umutlu ve Sevinçli oldukları bir anda dünyaları karardı.
Dünya tarihinde bir kara sayfa daha açılıyordu. Ortada bir savaş yoktu, direnen bir tarafta yoktu sadece, çocuk, bebek, ihtiyar, genç, kadın, özürlü vs demeden insanlar vardı. Savunmasız insanlar Irak hükümetinin de sözde vatandaşlarıydı. İmha etmenin en acımasız yöntemi olan Kimyasal bombalar bir anda tüm Halepçeye yağdı, her taraf bir anda insan ve hayvan cesetleri ile dolmuştu.
10 binlerce insan yaşamından olmuştu, yüzyıllarca etkisini kaybetmeyecek olan gazlar her tarafı sarmıştı. Geride ölüler ve ölümcül etkilerin bedenlerine nakşedilmiş yaralılar kalmıştı.
Aradan geçen 34 yıla rağmen Halepçe Katliamı'nın izleri hala yok olmamıştır. Zehir yüklü bulutlar hala bir kabus gibi Halepçe semalarında duruyor. Savaştan sonra hiçbir ülke Halepçe halkının feryadını yeteri kadar duymadı, yardım etmedi ve Irak hükümetini sert bir dille kınamadı. Yapılan kınamalarda çok cılız ve sessizdi. Bu yüzden de aynı acıları yaşamış ancak Halepçe katliamına tepkisiz kalan Filistin halkının o günkü duruşu hep eleştiri konusu olmaktadır. Bu katliam bir yerde Kürtler ve Arapların Irak'taki yüzyıllardır birlikteliğine de gölge düşürdü. İki halkı birbirinden ayırıp emperyalist güçlerin egemenliğine koymak içinde bir dönüm noktası oldu. Nitekim ABD'nin Ortadoğu'ya yerleşme planı da bir yerde Halepçe Katliamı ile başladı, Kuveyt işgaliyle de amacına ulaştı.
Hala Kimyasal gaz bulutları Halepçe'nin semalarında kara bir bulut gibi durur ve bu güne kadar kimyasalın etkilerini yok etmek için ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Orada yaşayan insanların acıları hala diridir. Hala yer ve gök zehir saçıyor adeta. Otlar yeşermiyor kuşlar uçmuyor. Kimyasalların ölümcül etkileri hala can alıyor.
HALEPÇE'DE İNSANLIK DRAMI
Aradan geçen 34 yıla rağmen hala Halepçe kanıyor. İsmi belli olmadan ana karnında bebeler ölüyor, gazların etkisi ile. Halepçe için sadece ağlamak, bağırmak yetmiyor.Geçmişe öfke duyarak, lanetleyerek geride kalan Halepçe deki insanların acıları, 34 yıldır dinmeyen gözyaşları durdurulamaz.
Bir kez daha Halepçe katliamını anıyor ve bu katliamda hayatını kaybeden tüm Kürt halkına Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Bir daha böyle bir katliam ve zulüm yaşanmaması dileğiyle….