Meğer A ve B , sadece alfabenin ilk iki harfi değilmiş. AB’nin de Asimilasyon ve Bölme planıymış…
AB’nin 1963’teki A planı Asimilasyon’un A’sıydı. 1984’ten sonra da B planı devreye sokuldu. O da Bölücülüğün B’siydi.
Tüm bunları ben mi uyduruyorum yoksa yakın tarihsel sürecin tanıkları, gazeteler ve tv kanalları mı söylüyor?
Bunu tartışabiliriz ama önce okuyalım gelişmeleri sonra tartışırız. Bu benim doğrum sizin doğrularınızı da dinlemeye hazırım.
1963’te daha AB, AET iken, ülkemizin genç nüfusunu içi olarak aldı. Zamanla tüm Ortadoğu’dan milyonlarca insan çeşitli Avrupa ülkelerinde işçi olarak çalışmaya başladı. Bu süreçte hem ülkemizde işsizlik bir nebze azalıyor ve biraz da döviz girdisi sağlanıyordu. Tüm gelirimizi o zamanlar IMF faizleri alsa da yine de iyi bir gelişmeydi.
AB’ nin A planı asimilasyon, Avrupa ülkelerine akan milyonlarca işçi ve aileleri üzerinde uygulamaya konuldu. Medya, Kiliseler, misyoner teşkilatları ve çeşitli yollarla yoğun bir Hristiyanlık propagandası yapıldı. Herşeye rağmen insanlarımız Hristiyanlığa geçmedi. AB ülkeleri, asimilasyon planında başarısız oldular.
Fakat yıllar geçtikçe; alkol, uyuşturucu ve özgür yaşam masallarına inanıp ailesinden kopan ve şimdilerde sefalet içinde yaşayan Türk, Kürt ve Ortadoğulu çocukların sayıları da az değil…
AB’nin A planı tutmayınca, 12 eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra, siyasi iltica talebinde bulunan herkese sığınmacı olma hakkı tanındı.
Normal vatandaşa vize vermek için aylarca bekleten Avrupa ülkeleri; Siyasi sığınma hakkı isteyen tüm suçlulara, örgüt mensuplarına hızla vize verip aldılar. Ve Demokrasinin tüm nimetlerinden 1. Sınıf vatandaş gibi istifade ettiler (?)
AB’nin B planı yani Bölücülük artık devredeydi. İşi yaptıracağı kitle de ayaklarına sığınmacı adı alında gelmişti. Artık işleri kolaydı. Asimilasyonla yapamadıklarını Bölerek terör taşıyarak ve taşeron kullanarak yapacaklardı. Bahaneleri de hazırdı; daha çok demokratikleşme istiyoruz Türkiye’de.
Kürt gençleri için farklı isimler altında onlarca dernek ve eğitim merkezi açıldı. Oralarda eğitilen gençler dağ kadrosuna yollandı. Bir anlamda Avrupa ülkeleri, Kürt çocuklarının beynini ırkçılıkla ve Türkiye düşmanlığıyla doldurup dağa yolladı.
PKK ya yıllardır silahı da elemanı da mali kaynağı da medya desteğini de hep AB verdi. ABD’nin size demokrasi getireceğiz diyerek girdiği Irak’ta neler yaptığını kimse unutmadı… özellikle “Ebu Gureyb cezaevi’ndeki” işkenceler, adım başı patlamalar, sivillerin evlerinde ailece kurşunlanması…
AB de aynı şekilde Türkiye’ye demokrasi getirmek istiyordu, tam da herşey yolundayken, Tayyip adında bir diktatör geldi ve bir türlü gitmedi.
Önce Fetö ve ekibiyle yoğun bir uluslararası akademik karalamaya başladılar. Tüm kanalları kullanıp vurmaya başladılar. Ortadoğu’daki petrolü ve toprakları gasp emek için kendi kurdukları DAEŞ’i bile bizim üzerimize yıkmaya başladılar. Türkiye DAEŞ’e yardım ediyor yalanıyla kamuoyunu uzun süre kandırdılar.
Mit Tırları, Gezi olayları, Hendekler ve şehir içinde yaşanan çatışmalar, patlayan bombalar hep bu kirli savaşın birer parçası.
AB ve beslemesi olan taşeronlar, kiralık katiller, örgütler bu savaşa “özgürlük hareketi” adı altında devam edecekler. Ama artık halk onların sadece “Küresel Güçlerin, kan ve dolar baronlarının “ kiralık katilleri ve AB’nin ABD’nin projesi olduğunu biliyor. Herşey apaçık ortada.
Kiralık katillerin içerdeki destekçileri nasıl terörü lanetlemekten kaçınıyorsa; aynısını AB ve ABD de yapıyor. Takke düştü kel göründü…
Almanya’da sadece Alevi’lik ile ilgili araştırma yapan 25 farklı kuruluş varsa; olayın vehametini ve Avrupa’nın kirli planlarını varın siz düşünün.
Nerdeyse Avrupa ülkelerinde işçi olmanın çalışmanın ve kabul edilmenin tek kuralı; “Ben Türkiye düşmanıyım” demekten geçiyor.
PKK, Arupa’da istediği kadar TV kanalı açıyor, istediği gibi yayın yapıyor, istediği kadar para topluyor . diğer örgütler de öyle.. Türkiye düşmanı olmak yeterli.
Avrupa , Osmanlı ile yarım kalmış hesabını Türkiye ile görmek istiyor ve bunu hiç saklamıyor. A planı işe yaramadı. B planı hızla tüm cephelerde uygulanıyor. Bizim de C planımız olacak mı? Onu da zaman gösterecek…
İbrahim EROĞLU
EĞİTİMCİ YAZAR
18 Nisan 2017