Çok kıymetli okuyucular, sevgili şehri Batman'nın sakinleri, güzel ülkemizin güzel insanları, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, ne zaman hürriyet, özgür olma sözcüklerini duysam beni bir heyecan sarar. Kainatta, doğada, birçok yerde muazzam bir ölçü var ve yanı başında büyük bir hürriyet de var. Örneğin uzaydaki cisimler çok çok büyük; hızları çok yüksek lakin binlerce yıldan fazla herhangi bir sıkıntı yaşanmadı adeta her şey tıkırında. Hakeza doğaya baktığımızda türlü alemler var ve özgürce, birlikte yaşamlarını sürmekteler. Ağaçlar, envai çiçekler, dikenler, renkler, tatlar, güller, arılar...burada da müthiş bir düzen var, müthiş bir birlik ve model var. Bahar geldiğinde her taraf renga renk, her bir varlık sahnedeki yerini alıyor ve müthiş derecede bir koro, orkestra, sanat eseri ortaya koyuyor adeta. Hiçbiri diğerinin yaşam hakkına göz dikmiyor, hürriyetini kısıtlamaya, bir hiyerarşi oluşturmaya, ötekileştirmeye çalışmıyor; tam aksine birçok bedende tek ruh ve güç oluyor, muazzam bir paslaşma ve yardımlaşma örnekleri sergileniyor. Peki arı, karınca, kuşlar, balıklar, hatta bakteriler birlikte çalışıp bir ürün ortaya koyabiliyorken, özgürce yaşayabiliyorken neden insanlar bunu başaramıyor? Oysa yaratılanlar içinde en rütbeli varlık insandır. Diğer varlıklar er, çavuş, onbaşı, yüzbaşı vs. seviyesinde iken insan orgeneral seviyesinde, rütbesinde ve en güzel surette yaratılmıştır. Dolayısıyla en büyük değeri de görmüş, görüyor Yaratıcısı tarafından... Yine Arapça menşe’ li ’ hürriyet’ Özgürlük, serbestlik, hür oluş. Adâlet kanununda ve te’ dibte, başka hiç kimse kimseye taarruz ve tahakküm etmemesi ve herkesin hukukunun meşru’ olarak korunması, herkesin meşru’ hareketlerinde tam serbest olması. Bireyi ve toplumları mutlu yaşatan, doğru yapan, var eden;Evrensel olan; Hak, hukuk ve hürriyettir.
Canı serbest, ruhu hür; yaşamaktır hürriyet
Düşünceyle, inançtan; tat almaktır hürriyet
Vicdanlar hür, can güvende; hakim ise adalet
Başka tarif gerekmez, işte budur hürriyet
Boş laf değil, yaşamaktır hürriyet
Ezilmeden yaşarken, ezmemektir hürriyet
Hür olma garantisi, bağımsız bir adalet
Başka ne anlam ister, işte budur hürriyet
İnsana karşı hürriyet Allah’ a karşı umûdiyeti tazammun eder. Meâlen imân ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar.
Büyük vatan şairimiz Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’ nin bir beytinde:
“ Ne mümkün zulm ile bî-dâd ile imhâ-yı hürriyyet
Çalış, idraki kaldır muktedirsen âdemiyyetten… ”
Açıklaması:
“ Zulüm ile işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak mümkün değil; eğer kendinde o gücü görüyorsan, insanoğlundan idraki, anlama yeteneğini, kaldırmaya çalış… ”
diye seslenerek değişmez hakikati yıllar öncesinden ne güzel terennüm etmiştir.
Lakin biz bu cennet dünyayı, cehenneme çevirme konusunda çok mahiriz, birbirimizin, kurdu oluruz, derin kuyular kazarız, birbirimizi boğazlarız, yumruklar hep havada uçuşur, türlü öldürücü silahlar üretir, acımasızca kullanırız, nice renkli baharları kapkara kışlara çeviririz. Hep nefsi nefsi der bireysel çıkarlarımızın peşinde Hüseyin Bolt , Süreyya Ayhan gibi koşarız. Lakin diğer kıymetli ve kardeş olduğumuz insanlar için neme lazım der geçeriz. Kelebekleri, arıları, çiçekleri, yıldızları ..ne zaman örnek alacağız, cehenneme kapıları kıyamete kadar ne zaman kapatacağız, ona sürgüleri çekeceğiz; Kabil değil de Habil olacağız, ateş olup yakmak yerine, su olup bu yangınları söndüreceğiz...?
El aciz cevap: "Hakiki anlamda hürriyeti tattığımız zaman" diyebilirim. Yerkürede, tarihin seyri içinde yaşanan birçok sorunun kaynağında adalet içerikli hürriyetsizlik sorunu var. Yakın tarihimize bir seyahat edelim: Arap Baharı neden oldu,Ebu Gureyb hapishanesi neden oldu, Kadim Suriye halkı neden garip ve parya, türlü örgütler, Diyarbakır Cezaevi neden oldu, binler insan neden huzursuz ve sürgün bu fani ve ani dünyada, neden düşünürler, sürgün yer, fikirler çelik pranga ile her dem birlikte, Üstat Bediüzzaman neden 35 yıl sürgünler yaşadı, Galileo gibi biri 70 yaşında hapsedildi, kör oldu ve orada öldü...Kıymetli dostlar, bunun gibi milyonlarca hikaye var...Çağın kendisini selamlamakta gurur duyacağı Bediüzzaman :"Ekmeksiz yaşarım, lakin hürriyetsiz yaşayamam." diyordu. Ben, ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, diyordu Mehmet Akif...
Onun için acizane ben Özelde Türkiye'nin, genelde İslam dünyasının birinci sıradaki sorununu "adalet içerikli hürriyet" olarak görüyorum. Adaletsizlik ve hürriyetsizlik, sorunlar üreten çok güçlü fabrikalar hükmündedir, bu sorun üreten boş fabrikalar yerine özgürlük ve adalet üreten fabrikaları ikame edelim..."Sorunların panzehiri özgürlüktür." Saygılarımla...