BEYAZ YÜREKLER

              Mahatma Ghandi, "Gelecekle,dünyayla ilgili bir şey düşünüyorsanız işe çocuklardan başlayın." der. Çünkü çocuklar,geleceğin atalarıdır.Geleceğin mimarlarını,anne babalarını,aktörlerini iyi korumalı,çok iyi eğitmeliyiz ki beyaz yürekler kararmasın... Her anne babanın gelecek için bırakacağı en anlamlı miras: kültürlü,ahlaklı,yapıcı,edepli,sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmesidir.  Hayatın tüm alanlarına hitap eden ve rol model olan efendimiz s.a.v,: "Hepiniz çoban ve muhafızsınız; maiyetinizde bulunanların hukukundan sorumlusunuz. İş başındakiler de muhafızdır, memurlarından sorumludur. Erkek, aile fertlerinin çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir muhafızdır; o da, ondan sorumludur. Hizmetçi muhafızdır, o da efendisinin malından sorumludur. Hülâsa hepiniz muhafızsınız ve maiyetinizdekilerden sorumlusunuz.”  Biz bu  hakikatlardan uzaklaştıkça yükümüz ağırlaşıyor,problemler artıyor,hayat acılaşıyor,huzurlar zehirleniyor kıymetli kardeşlerim.  Çobanlar,günümüzde korumaları gerekenlere saldırıyorlar,başka sürülere dalıyorlar, birçok kişi kedi olmuş,ciğer kediye emanet adeta,sorun büyük. Kıymettar kardeşlerim,son zamanlarda "ÇOCUK İSTİSMARI" konusu gündemde ve çok sıcak mı sıcak bir konu. Etkili çözümler adına  üzüm yemek varken memlekette bağcı bırakmadık,bağcının hukukunu yok ettik bağcıyla birlikte...
                   "Sapığın dindarı, dinsizi olmaz. Sapık, sapıktır" Lüt kavmi,dindar mıydı ki yaptıkları ahlaksızlıklar yüzünden gark oldular yerin dibine...Bu adımlar,bizi Lüt kavmine adım adım yakınlaştırmıyor mu? Beyaz Meleklerin, cennet kokulu,cennet ehli yavrularımızın yüreğini kim karartırsa,ruh dünyalarını kim harap ederse,o küçük yavruları kim istismar ederse cehennem azabı gibi bir azap görmesi gerekmez mi?...Öyleyse Beyaz Yüreklere, dokunulmaz bir zırh giydirmeliyiz. Lakin ondan önce ne tür istismarlar var gelin kısaca ona bir değinelim: İhmal, duygusal, fiziksel istismar ve cinsel istismar ...
                 Çocuk İhmali; Çocuğun beslenme, giyinme, barınma, eğitim, sağlık ve sevgi gibi temel gereksinimlerini çocuğa bakmakla yükümlü kişi veya kişiler tarafından karşılanmaması sonucu, çocuğun
gelişiminin en üst düzeyde gerçekleşmesinin engellenmesi olarak tanımlanabilinir...
                 UNICEF, Duygusal İstismarı; Çocuğun nitelik, kapasite ve arzularının sürekli kötülenmesi, çocuğun sürekli olarak insanüstü güçlerle, sosyal açıdan ağır zararlar verme ya da terk etme ile tehdit edilmesi, çocuktan yaşına ve gücüne uygun olmayan taleplerde bulunulması ve çocuğun, topluma aykırı düşen çocuk bakım yöntemleri ile yetiştirilmesi olarak tanımlanabilinir. Cinsel istismar, psiko-sosyal gelişimini tamamlamamış ve yaşı küçük olan bir çocuğun bir erişkin tarafından cinsel doyum için kullanılmasıdır. Cinsel istismar toplumda sık rastlanan bir durum olmasına karşın, çoğunlukla gizli kalmakta, en çok yüzde 5-10'u ortaya çıkmaktadır. Cinsel istismar sonrası en sık görülen ruhsal rahatsızlıklar olarak travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, aşırı kaygı, panik, fobiler, unutkanlık, duyarsızlık, güven
kaybı, benlik saygısında ciddi hasar, utanç, uykusuzluk, organik bir temeli olmayan dirençli ağrılar bayılma ve madde-alkol kullanmaya başlama veya miktarını arttırma, intihar girişimi, kendine zarar verme
davranışı gibi sıralanabilir. Eğitimsiz ailelerin %40'ı çocuklarını istismar ederken, eğitim düzeyi yüksek ailelerde bu oran %17'dir. 

Dünyanın her yerinde çocuk istismarı sayısında bir artış var. Çocuk istismarı konusunda Almanya birinci sırada...Dernek  "Deutsche Kinderhilfe" "2015 polis raporu karşısında şoke olduk, altı yaşın altında 130 çocuğun ölümü bize 2014 deki 104 ölüm vakasında ciddi bir artış olduğunu gösterdi" diye yazdı.
                 Karaman olmak üzere çeşitli çocuk istismarı hadiselerini politik bir malzemeye dönüştürüp bunun üzerinden İslami camiaları ve bazı rakip görülen kurumları itibarsızlaştırmaya çalışırken kendi camialarındaki istismar olaylarını görmezlikten gelmek  istismarın çirkin başka bir çeşididir.Hukukta suçun şahsiliği esas iken tüm bir aileyi,grubu,camiayı,inanç kesimini, milleti
suçlamak,hedefe koymak adil olmasa gerek... 
                  Sosyal medya,akıllı telefonlar,kimi televizyon dizileri,programları istismara davetiye çıkardığı biliniyor.Bu alanlarla ilgili adımların zamanında atılması gerekmiyor mu? RTÜK'ün vazifeleri nelerdir acaba? 
                  Beyaz yürekli çocuk kardeşlerimize saldıranlara sesleniyorum: " Biri,aynı cinsel istismarı sizin çocuğunuza yapsa ne hissederdiniz,biraz empati yapın,hangi cezayı verirdiniz,ömür boyu
ceza veya idam isteyebileceğinizi duyar gibiyim...?
Adı üzerinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da bu konuların çözümü noktasında politikalar üretmesi gerekir... Okullar,aileler işbirliği yaparak çocukları eğitmeleri önem arz ediyor...Yanı başında tüm çocuk tacizcilerinin şiddetle cezalandırılması gerekir.Sadece suçu işleyenler değil bu suçları örtbas edenler de şiddetle cezalandırılması gerekir...
                  Kimileri idam diyor kimileri ömür boyu  hapis cezaları diyor kimileri hadım ,yüklü miktarda para cezaları diyor. En az iki ceza birlikte olabilir.Ömür boyu hapis ve para cezası gibi...Bu konunun halli noktasında hakim savcılar,psikologlar,sosyologlar,avukatlar,eğitimciler ve diğer ilgili paydaşlar bir araya gelerek tartışmaları ve çok boyutlu çözüm formüllerini ortaya koymaları gerekir. Aksi takdirde bu konulara sağlıklı bir çözümün bulunması zordur...Yani hem sineklerle hem bataklıkla mücadele  ilkelerini,kriterlerini bulmalıyız... Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı, " Milletimizin gözünde bir çocuğun ruhunda bedeninde açılan yaralar bir insanı taammüden öldürmekle aynıdır.
Dolayısıyla bu suçlara verilen cezalar da bu hissiyata uygun olmalıdır." dedi...Beyaz yürekleri,cennet kokulu yavrularımızı, canımız pahasına da olsa korumalıyız...Çevrenizdeki bir çocuğun istismarını önlemeniz dileğiyle..

                                                            Abdulhakim KANGÜL