Lütfen bekleyin..


Abdulhakim KANGÜL

SİSTEM SORUNU

13 Nisan 2017, 12:55

Türkiye'de bir parlamenter sistem var mı, bu tartışılabilir. Bu baktığınız açıya göre değişir. Bir kere parlamenter sistemlerin en önemli, ayırıcı özelliği tekil meşruiyet anlayışıdır. Parlamenter sistemde tek bir seçim yapılır ve sadece yasama organı seçilir. Yürütme organı meşruiyetini yasama organından, yasama organı meşruiyetini halktan alır. Türkiye 2007 Ekim ayında yaptığı referandumla, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini benimsedi. Dolayısıyla da uygulamada da 10 Ağustos'ta doğrudan halk tarafından bir cumhurbaşkanı seçildi. Şu halde doğrudan tekil meşruiyet anlayışı değişti. Parlamento için bir seçim yapıyoruz, hükümet onun içinden çıkıyor, amennaAma cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçiliyor, meşruiyetini parlamentodan değil halktan alıyor. Türkiye ikili bir meşruiyet anlayışına 2007'de resmen, 10 Ağustos 2014'te de fiilen geçti. Malumunuz 367 oy krizi,sancısı,cumhurbaşkanının halk oyuyla seçiminin önünü açmıştı...Bu krizi,fırsata çevirme şansını yakaladı halk,geriye dönüş mümkün görünmüyor...

Buna ilave olarak parlamentolarda cumhurbaşkanının yeri ve yetkileri semboliktir. Cumhurbaşkanının kanunları onaylama, bazı atamalarda imza gibi yetkisi var. Bunlar da bir prosedürü tamamlamak için kullanılan yetkiler. Halbuki Türkiye'de 1982 anayasası cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler getirmiş. Daha 90'lı yılların başlarında bazı siyaset bilimciler, bazı hukukçular 82 Anayasası'nın klasik parlamenter sistemi benimsemediğini, bu sistemin parlamenter sistemden ayrılan bir sistem olduğunu söylemişler. Üstelik cumhurbaşkanı da halk tarafından seçilmeye başlayınca, parlamenter sistem klasik bir parlamenter sistem değil. Peki nedir? Yarı başkanlığa çok yaklaşan bir sistem. Parlamenter sistemden uzaklaşmış ama yarı başkanlık olamamış bir hükümet sistemi tablosuyla da karşı karşıyayız.

Ak Partinin başkanlıkla ilgili somut, resmi bir metni var. Bu metin esasen Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık sistemi modelini esas alıyor. Ana omurgası bunun üzerine oturuyor. Başkanlıkla ilgili teoriye de en uygun model bu. Türkiye'ye özgü farklılıklar ise fazla değil. Bunlardan en önemlisi şu: Amerika'da da Başkanlık sistemi ve federasyon var. Ak Parti ise üniter yapılı başkanlık sistemini öneriyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde iki kamaralı meclis sistemi var,Ak Parti ise tek kamaralı parlamentosu olan bir başkanlık sistemi öneriyor. Daha çok teknik detaylardadır farklılıklar.

  ASIL MESELE NE? 

Çok enteresan bir şey duydum. Meclis kütüphanesinde olan bir kitapta 1982,  Hükümet sistemi başkanlık sistemi diye bir başlık varmış orada. Yazarı. önsözde diyor ki; "Son on yılda en çok tartışılan konuların başında Başkanlık Sistemi geliyor". Demek ki 1972'den beri 82'ye kadar siyasetteki en çok tartışılan konular arasında birinci sırada başkanlık sistemi yer alıyormuş. Hakikaten bu konunun o zamanlarda  bu kadar yoğun tartışıldığını bilmiyordum. O dönemde Tayyip Erdoğan'ı Başkan yapmak için 1972'de insanlar Başkanlık sistemini tartışıyor diyemeyiz herhalde. Dolayısıyla Türkiye'de başkanlık sistemi esasen parlamenter  sistem bir türlü yerleşmediği, çalışmadığı için tartışılmaktadır. Onun için Türkiye'de hükümet sistemi arayışları, Başkanlık, yarı Başkanlık, arayışlarının tarihi oldukça eskidir. 1970'li yıllarda  rahmetli Necmettin Erbakan olmak üzere Süleyman Demirel yarı başkanlık sistemini 78'de 80'lerde öneriyor. Rahmetli Turgut Özal da başkanlık sistemini önermiştir.Çeşitli zamanlarda farklı beyinler bu sistemin tartışılması gerektiği üzerinde durmuşlardırSezai Karakoç, Necip Fazıl gibi isimlerin Başkanlık sistemini önerdiğini birçok yazılarında bulmak mümkün..CHP içerisinden bile yarı başkanlık sistemine görüş ifade eden siyasetçiler vardır. 
Bu bakımdan Başkanlık sistemi tartışması AK Parti'ye veya Tayyip Erdoğan'a mahsus bir tartışma olmamalı. Türkiye'de aşağı yukarı bir 40-50 yıldır tartışılan bir konu. Türkiye'de Başkanlık sisteminin, parlamenter sistemin çıkmazından kaynaklandığının, Tayyip Erdoğan'dan çok çok önce, birçok siyasetçi tarafından dile getirildiğinden, tartışıldığından bahsettik.Bir ikinci husus Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel gibi Cumhurbaşkanı olduktan sonra Başkanlık sistemini savunmaya başlamış birisi değil ki. Ak Parti,resmi olarak verdiği metin Kasım 2012'de. Tayyip Erdoğan o zaman Başbakan ve o zaman verilen  metinde Başkanlık sistemi var. Daha geriye gidiyoruz 2004'te bu sistemi savunmuş. Daha da geriye gidiyoruz 80'lerin sonu 90'ların başında bu sisteme destek verdiğini görüyoruz. Yine Tayyip Erdoğan'ın içinden geldiği siyasi gelenek Milli Selamet, Milli Nizam Partisi başkanlık sistemini önermiş. Fikri olarak beslendiği kaynaklara bakıyoruz; Sezai Karakoç üstadın hem yazdığı dergilerde, yazılarda hem de 1989 yılında kurduğu Diriliş Partisi'nin programında başkanlık sistemini savunduğunu görüyoruz. Dolayısıyla başkanlık sistemi meselesi, şahsi bir mesele olarak görülemez, görülmemeli.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Demokrat Haber | Batman Yerel Gazetesi
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=