Orta Asya'dan,Ortadoğu'dan, Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevroz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür...Başka anlamların bugünün ruhuna zarar verdirilmemesi gerekir.Nevroz,model bir diriliştir,bize çeşitli mesajlar verir. Renklerin birlikte bir sanat eserini oluşturduğu küresel anlamda bir büyük sergi,fuar,trilyon kez Gines rekorunu kıracak müzikal bir orkestra,içinde ne açık ve gizli sırlar barındıran bir iklim hükmündedir, Sahibini gösteren harika renkli aynalardır nevroz,bir vuslattır varlıklar için,Nakkaşın,nakşını harikulade bir sanatla nakşettiği bir demdir,ihya ve inşanın mucizeli döngüsüdür,cennetimsi renklerin,güzelliklerin en kıymetli varlık olan insana hediye edildiği zaman dilimleridir.Doğanın adeta dile geldiği,lisanı halleriyle O'NA ayna oldukları,herkesin ve varlığın memnun olduğu Ekber bir baharın çekirdeğidir, müjdecisidir.Tüm varlıklar arasında sevginin,kucaklaşmanın,güzelliklerin birlikte olmakla mümkün olabileceğinin adıdır nevroz. Silkinmedir birtakım duygulardan,ruhun bayramıdır,sevinçtir...O günlerde ne kadar kin,kavga,küskünlük,kin vs. varsa da bu güzellikler hürmetine,bunları vesile kılarak, hepsine kırmızı ışık yakma,göstererek,doğadaki sevgi ve sulh modeline öykünmemiz gerekir ki içimizdeki kışlar da bahar yaşasın...
Önemli olan Nevroz’un kökeninden daha çok, bir tabiat, bir doğa bayramı olarak kin ve nefret sebebi değil, insanların birbirlerine düşmanlık kaynağı değil, bütün canlı yaratılmışlarda dirilişin başladığı, doğanın uyanmaya başladığı bir gün olarak algılanmasıdır. Bu vesileyle Nevroz sevinç, Nevruz mutluluk ve huzur olmalıdır. Nevroz bütün sıcak duyguların toplamıdır, Nevroz kana düşen sıcaklıktır.
Nevroz sevgidir, hoşgörüdür, muhabbettir, umuttur, dayanışmadır, fikren ve bedenen yenilenmedir. Onun içindir ki bu en eski bayram bir ayrışma unsuru değil, bizi birbirimize bağlayan bir manevî rabıta olmalıdır; birbirimizi doğru anlamak için bir vesile sayılmalıdır. Farklılıklarımızdan daha çok benzerliklerimizin ve ortak değerlerimizin olduğu bilincini bizlere aşılamalıdır. Bu müstesna gün, doğadaki varlıkları uyandırdığı gibi, kardeşlik duygularımızı da uyandırmalıdır. Bizi birbirimize düşürmek isteyen şer odaklarına inen bir tokat hükmünde olmalıdır. İhtilafa değil, ittifaka zemin hazırlamalıdır. Gönüllere kardeşlik tohumu ekmelidir.
Abdulhakim KANGÜL
23 Nisan 2017