Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
Yeni Tehditler Kaygıyı Tetikliyor
Araştırmalara göre COVID-19; SARS, kuş gribi gibi daha önce karşılaşılmamış tehditler, insanların kaygı düzeylerini daha önce gördükleri, bildikleri hastalıklara göre çok daha fazla anksiyete yaratıyor ve daha fazla tehdit altında hissettiriyor. İçinde bulunduğumuz durumu daha iyi anlatmak için bir deneyden bahsedeceğim.Bahsetmeden önce korku ve tehdit durumlarında, amigdalanın aktivitesinin arttığı bilinmektedir. son zamanlarda yapılan bir çalışmada, Nicholas Balderston ve Wisconsin-Milwaukee Üniversitesindeki bilim adamları, katılımcılara yılan resimlerini görsterdikten hemen sonra katılımcıların hiç görmediği çiçek resimleri gösterilmiştir. Katılımcıların;daha önce hiç görmedikleri çiçekleri görünce, amigdaladaki aktivitelerinin yılan gördüklerindeki amigdaladaki aktiviterlerine göre daha da fazla olduğu gözlenmiştir(PLOS ONE, 2013).
Koronavirüs sadece tıbbi bir olgu değil, aynı zamanda insanları ve toplumu birçok düzeyde etkileyen sosyal bir olgudur. İnsanlık için yaptığı etkileri göz önüne alırsak Koronavirüs salgını için büyük bir felaket demek yanlış olmaz. Her felaketten sonra insanlar dünyanın nasıl değişeceğine dair birçok fikir ortaya atar, hatta bazıları komplo teorileri bile üretebilirler. Komplo teorilerini yaratmak ilgi çekici veya kimilerine göre eğlenceli olabilir. Fakat bu tarihimizdeki ilk kriz değildir, daha önce yaşanan salgınlar, doğal afetler ve terör saldırıları bireylerin bu felaketlere uyum sağlayabildiğini veya uyum sağlamak adına nasıl tepki verdiğini önümüze koymaktadır.
Eğer bu durumda bir komplo teorisi üretmeyip gerçekçi olarak bakarsak, COVID-19’ un ilk çıktığı zamana göre bizi daha az korkutacağını ve daha az kaygılandıracağını söylememiz mümkün. Çok daha az seyahat edip daha fazla evde oturacağız. Daha az restoran yemeği, daha fazla online market alışverişi, daha az spor, daha fazla video oyunu, daha az sinemalarda film, daha fazla Netflix. İşsizlik oranı artacak ve buna bağlı olarak insanlar her şeyden daha fazla tasarruf etme yolunu tercih edeceklerdir.
Yerel üretime olan ilgi daha fazla olacaktır. Kollektif düşünme azalarak ,bireysel düşünme artacaktır.
Dezenfektan, eldiven, maske gibi pandemiye karşı koruyan ürünler değerini daha fazla artıracaktır.
İklimin gözle görülür değişimi, yapay zekanın benimsenmesi, nüfusun büyümesi gibi önemli eğilimler de pandeminin etkileme potansiyelinin olduğu durumlardır.
Oldukça fazla olumsuz pandemi haberlerine maruz kalmak, bireyleri travmatik strese maruz bırakabilecek ve bireyler ‘savaş ya da kaç’ tepkilerini aktif hale getirebileceklerdir.
Bireyler iklim değişikliğindeki olumlu sonuçları gördükten sonra doğayı kirletmemeye daha çok özen gösterecek, minimal yaşam veya ekolojik yaşam tarzlarını daha çok benimseyecektir.
Sosyal medya daha da güçlenecek ve sosyal medyada geçen süreler daha fazla artacak, yeni sosyal medya platformları türeyip pandemiye göre şekil alacaktır.
Bu öngörülerimiz sadece koronavirüsün devam etmesi halinde olabilecekler. Umarız ki aşı bir an önce bulunur ve bu felaketten bir an önce kurtuluruz.
