İnsanlar eserleriyle yüzyıllar ötesine erişir ve bir insan ömrünün ulaşamayacağı zamanlara eserleriyle erişirler. Mehmet Akif İnan da 60 yıllık ömründe eylemiyle, kalemiyle ve kelamıyla eser bıraktı. Bir gül ile bahar olmaz demişlerdi atalarımız. Lakin her baharın gelişi bir gül ile olur. Akif İnan’da bahar müjdecisi güllerden biridir. Milyonlarca gülden oluşan bahçeler oluşturdu. Akif İnan şiir yazdı, makaleler neşretti, dergiler çıkardı, yayıncılık yaptı, öğretmenlik yaptı, sendikacılık yaptı. Lakin bütün uğraşlarında aynı hedefe yönelmiş, kürekleri sahili selamete doğru çekiyordu. Bütün amacı “Emr-İ bi’l maruf nehy-i ani’l münker” idi. Gayreti hayrı inşa, şerri imha etmekti. Her on yılda bir toplumun başına musallat olan darbeci vesayet düzenine karşı aydınlık yarınlarımızın sivil sigortasını dokuyordu.
Akif İnan’ı farklı kılan onun sendikacılık yönüdür. Sendikacılık tarihimize yeni bir ses ve yeni bir nefes olmuştur. Sendikacılığın tanımı onunla değişmiştir. Akif “Biz ülkemizdeki sendikacılık anlayışına yeni bir soluk, yeni bir bakış açısı getirmeliyiz.. Sendikacılık aynı zamanda ahlaki bir sorumluluğu da yüklüyor omuzlarımıza. Çünkü meslektaşlarımız bize inanmaktadırlar ve beklentileri vardır. Sendika ağalarına inat örgütünün masraflarını cebinden karşılayacak kadar özverili olmuştur. Bütün engellemelere rağmen aşk, heyecan ve ümit aşılardı. 28 Şubat’ın insanları silindir gibi ezip geçtiği tüm olumsuz etkilerine rağmen “Memur-Sen Türkiye’nin en büyük sendikası olacaktır” diyerek hedef gösterirdi.”