Solunum yoluyla bulaşır. Tüberküloz basilinin içinde bulunduğu bu damlacıkların solunması ile sağlıklı bireyler enfekte olur (mikrobu alır). Enfekte olan her kişide mutlaka hastalık gelişmez.
Bulaşma açısından en riskli kişiler hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarıdır. Kaşık, çatal, bardak gibi yemek gereçleri, giysiler, çarşaflar gibi eşyalarla bulaşma olmaz. Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Bu nedenle insanların kalabalık olarak yaşadığı, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en riskli ortamlardır.
Tüberküloz aileden genetik olarak geçmez. Tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Hangi sıklıkta görülür?
Dünyada bütün kıtalarda ve ülkelerde tüberküloz vardır. Dünya nüfusunun üçte birinin tüberküloz mikrobuyla karşılaştığı belirtilmektedir. Türkiye’de 12-15 milyon kişinin enfekte olduğu, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış, uyur durumda verem mikrobunu taşıdığı tahmin edilmektedir. Bu insanların yaklaşık yüzde onu yaşamlarının bir döneminde verem hastası olacaklardır.
Belirtileri, nelerdir?
Tüberküloz hastalığı sıklıkla akciğerlerde görüldüğünden belirtilerinin önemli bir kısmı da akciğerlerle ilgilidir. Tüberküloz hastalarının en sık görülen yakınmaları;
• 2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük
• Balgam çıkarma
• Balgamında kan görülmesi
• Ateş
• Gece terlemesi
• Yorgunluk, halsizlik
• Kilo kaybı, İştahsızlık
• Nefes darlığı
• Göğüs ve sırt ağrısı
Bu yakınmalar genellikle hafif başlayıp yavaş ilerlediğinden pek çok hasta doktora başvurmakta gecikmektedir. Tüberkülozun erken tanısı için 2-3 haftadan uzun süre öksürüğü olan kişilerin en kısa sürede göğüs hastalıkları polikliniğine veya verem savaş dispanserine başvurmaları gerekir.
Tanısı nasıl konur ?
Tüberküloz tanısı balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları tüberkülozdan şüphelenmeyi sağlar. Akciğer filmi veya diğer radyolojik incelemelerde tüberküloz hastalığının yaptığı değişiklikler görüldüğünde mikrobiyolojik inceleme yapılmalıdır. Hastadan alınan balgam veya diğer materyaller laboratuvarda incelenir. Tüberküloz basilinin görülmesi ya da ekilen kültürde basil üremesiyle tanı kesinleşir.Tüberkülin deri testi (TDT) veya PPD, kişinin daha önce tüberküloz basiliyle karşılaşıp karşılaşmadığını gösteren bir testtir. Kişinin PPD sinin (+) olması verem hastası olduğu anlamına gelmez, sadece verem mikrobu ile karşılaştığını gösterir. Daha önce mikropla karşılaşan, vücudunda uyur durumda basillerin bulunduğu kişilerin PPD testi (+) dir.
Nasıl tedavi edilir ?
Tüberküloz tedavisi için günümüzde çok güçlü ilaçlar bulunmaktadır. Tüberküloz mikrobunu kesin olarak öldürmek ve bir daha çoğalarak hastalık yapmasını engellemek için başlangıçta en az 4 ilaç kullanılması gerekmektedir. Tüberküloz mikrobu diğer mikroplara nazaran çok daha yavaş çoğaldığı için ilaçların uzun süre ve düzenli kullanılması önemlidir. Toplam tedavi süresi en az 6 aydır. Bu süre içinde, Verem Savaşı Dispanserlerinde balgam ve akciğer filmi kontrolleri yapılacaktır. Hasta ilaçlarını düzenli kullanmazsa mikroplar ilaçlara karşı direnç geliştirir. Bu nedenle ilaçların sağlık personeli veya sorumlu bir kişi tarafından hastaya içirilmesi en etkili tedavi yöntemidir.
Ülkemizde tüberküloz tedavisinde kullanılan tüm ilaçlar yıllardan beri Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak karşılanmakta ve hastalara Verem Savaş Dispanserleri aracılığıyla ücretsiz dağıtılmaktadır.
Özel beslenme, istirahat, uygun iklim koşulları veya stresten uzaklaşma gibi bazı unsurların tüberküloz tedavisinde çok da önemli olmadığı yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Tedavideki en önemli rolü uygun ilaçların yeterli süre ve düzenli kullanılmasıdır.
Korunma yolları :
Tüberküloz hastalığından korunmanın en etkili yolu bulaştırıcı hastalara hızla tanı konulup uygun tedavinin başlanmasıdır. Günümüzde kullandığımız ilaçlar çok güçlüdür. Uygun tedaviye başlandıktan bir kaç gün sonra basil sayısı hızla azalır ve 2 haftada bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar. Bu nedenle hastalara hızlı tanı koyup tedavi başlamak toplumu hastalıktan korumanın en etkili, en hızlı, en kolay ve en ucuz yoludur.
Aşı
Kişisel korunmada yıllardan beri bilinen yöntem BCG aşısıdır. BCG aşısı erişkinde gelişecek hastalığı engellemekten çok tüberkülozun ağır seyreden ve ölümcül olabilen formlarına karşı koruma sağlamaktadır. BCG aşısı, özellikle çocuklarda görülen, kanla yayılan (milier) ve beyin zarını tutan (menenjit) tüberküloz formlarına karşı koruyucudur. Ülkemizde BCG aşısı hayat boyu sadece bir kez uygulanmaktadır. Aşı takviminde doğumdan sonra ikinci ayını bitiren bebeklere yapılmaktadır.
Bazı özel durumlarda; bağışıklığı baskılanmış kişilere, mikrop çıkaran hasta ile aynı evde yaşayanlara, yakın zamanda enfekte olanlara ve özellikle enfekte çocuklara hasta olmamaları için koruyucu ilaç tedavisi verilir.
Nasıl tedavi edilir ?
Tüberküloz hastalarının en az altı ay düzenli ilaç içmelerini sağlamak çok önemlidir. Tedavi takibinde hasta muayene edilir, yakınmaları sorgulanır. İlaçların yan etkileri açısından değerlendirilir ve gerekirse tetkik yapılır. Bakteriyolojik ve gerekiyorsa radyoloji inceleme yapılarak iyileşme gözlenir, hasta eğitimine devam edilir. Tedavinin sonunda hastanın bakteriyolojik olarak tam iyileştiği gösterildikten sonra ilaçları kesilir, tavsiyelerde bulunulur.
Nelere dikkat edelim ?
Tüberküloz hastasının aynı evde yaşayanlara verem mikrobunu bulaştırma olasılığı yüksektir. Çünkü aynı havayı en uzun süre paylaşmaktadırlar. Bu nedenle, tüberküloz tanısı kesinleşince, bütün aile bireyleri ve hasta ile aynı havayı paylaşan işyeri ya da başka ortamdaki kişiler verem savaşı dispanserinde muayene için çağrılırlar. Hasta olmayan ve risk taşıyanlara da koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavi eğer düzenli kullanılırsa, mikrobu almış kişilerin hastalanmasını yüzde 60-90’a varan oranda önler. Özellikle çocuklarda koruyucu tedavi çok önemlidir.
Tüberküloz utanılacak, saklanılacak bir hastalık değildir. Bundan yaklaşık elli yıl önce, ilaç tedavisi yokken genellikle öldüren, ölmeyenleri de ciddi sakat bırakan bir hastalık olduğu için o dönemlerde korkutan bir hastalık olmuştur. Bugün erken tanı ve doğru tedavi ile hastalar tümüyle iyileşir.
Sağlıcakla