Anneleri’ni resmi konutunda kabul ediyor, Yakınlarının faillerinin bulunmasını isteyen Anneler Erdoğan’a bir de dosya sunuyorlardı. Erdoğan’a sunulan dosyada, adaleti tesis etmek isteyen bir egemen için iyi bir yol haritası vardı: Hakikat Komisyonunun kurulması, işkence ve zorla kaybedilmenin insanlık suçu olarak kabul edilmesi, insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılması gibi maddeler yer alıyordu. Görüşmenin ardından Erdoğan’ın talimatı ile kurulan TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun hazırladığı raporda, Cemil Kırbayır’ın 13 Eylül 1980’de Göle’de gözaltına alındıktan sonra işkencede öldürüldüğü ve cesedinin yakılarak yok edildiği sonucuna varılıyordu. Bu çok önemli bir adımdı ama gerisi gelmedi. Çünkü komisyonun suç duyurusuna rağmen, savcılık dava açmayı reddetti. Meclis komisyonunun raporunun bile üstü örtüldü. Ama bir kez “devlet tarafından öldürüldü” kaydı Meclis arşivlerine düşülmüş oldu. 10 yıl önce bu gelişmeler yaşanırken Cumartesi Annelerinin hak ve adalet arayışı günümüzde farklı bir boyut kazanıyordu “dedi.
Akgül, Galatasaray Meydanı’nın halen Cumartesi Anneleri’ne yasaklı olduğuna dikkati çekerek, “Analık hakkıyla, ana yüreğinden gelenle konuşan ve davranan Cumartesi Anneleri’ne yönelik her saldırı, toplum vicdanında ve aklında anında mahkum edilecek; Ulusal mahkemelerde olmazsa da uluslararası mahkemelerde mutlaka cezalandırılacaktır. İnsan hakları savunucuları olarak, Cumartesi Annelerinin her zaman hakikat ve adalet taleplerinin sesi, soluğu olmaya devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz” ifadelerini kullandı.