20 yılımızı geride bırakmanın haklı gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. 2001 yılının baharında, 23 Mayıs’ta, 24 dava adamının attığı tohumla başlayan mücadelemiz mazlum sinelerde büyük bir umut filizlendirdi. Erdemi kuşanan dava erlerinin bin bir emek ve azmiyle büyüdü ve şimdi 45 bini aşkın üyesiyle koca bir çınara, Toç Bir-Sen’e dönüştü. En zor zamanlarda, dayatmalara, baskılara, zulümlere ve kısıtlamalara rağmen; “İnsan onuru da emeği de kutsaldır. Hak aramak için mücadele etmek, harekete geçmek gerekir” diyerek sendikal hareketimizi ve davamızı yasal zemine taşıdık. Emek ve özgürlük mücadelesi ile insan ve insan onurunu temel edinerek çıktığımız bu yolda Toç Bir-Sen olarak; davamızın, sevdamızın ne denli kutsal ve değerli olduğunun farkındaydık. Bize inanan ve güvenen dava arkadaşlarımızla omuz omuza verdik, yolumuzu hakikat, yükümüzü dava, gayemizi emek ve ekmek edindik. Zorluklara, engellere, imkansızlıklara rağmen yılmadan, yorulmadan mücadele ettik.
Onurlu duruşumuzla yürüttüğümüz emek mücadelemizi örgütlü gücümüzle daha da büyüttük. Tarım-Orman Çalışanlarımızın sosyal ve özlük haklarını her platformda savunduk, hak ve menfaatlerinin korunmasını, geliştirilmesini, alın terlerinin karşılık bulmasını, kazanımlarının artırılmasını sağladık. Kamu çalışanlarımızın teveccühüyle yetkili olduğumuz 2008 yılından bugüne değin 14 yılda kamu çalışanlarımız adına yüzlerce kazanıma imzamızı attık, onlarca kronik sorunu çözüme kavuşturduk. Kurulduğumuz günden bu yana şefkat, sevgi ve yüksek ahlaki değerlerle mayalanmış olan kadim medeniyetimizin yaşatılmasının, ülkemizin önündeki antidemokratik uygulamaların son bularak sivilleşmesinin ve özgürleşmesinin, milletimizin asla prangaya vurulamayacak olan iradesinin sesi olmak için mücadele verdik. Hak için hakikati haykırdık, insanlık onurunu korumak için ter akıttık. İnsanı ötekileştiren, milli iradeyi yok sayan, kendinden olmayanı küçümseyen, emeği değersizleştiren, medeniyet ve insani değerlerimize, ahlaki hassasiyetlerimize savaş açan, kendi gibi düşünmeyenlere hak tanınmasını kabul etmeyen parazit dolu zihinlere haddini bildirdik. Sadece bir emek hareketi değil merhamet ve adalet hareketi olarak; sel, deprem, yangın, salgın gibi tüm doğal afetlerde, felaketlerde, maddi ve insani yardımlarımızla, kampanyalarımızla Aziz Milletimize dayanışma ve infak ruhuyla omuz olduk, umut olduk. 7 düvele diz çöktüren, dünyaya adalet dağıtan, Anadolu topraklarına İslam mührünü vuran şanlı ecdadımızın miras bıraktığı o münevver ruh ve inançla daima mağdurların, mazlumların yanında yer aldık. Gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimize gölgesinde yer veren koca bir çınar, katil, aç gözlü, işgalci medeniyetlerin, emperyalizmin, despotizmin ve vahşetin karşısında insanlığın sesi, vicdanı olduk. Çünkü; Misyonu, vizyonu, mücadelesi, duruşu ve hedefleriyle sendikacılığı “kavga zemininden rekabet zeminine” çeviren, cesur yüreklerin, davaya inanmış, ömrünü adamış yiğitlerin alın terleri ve emekleriyle Türkiye’nin örgütlü gücü, istikrarın ve güvenin adresi olan Toç Bir-Sen, Hakk’ı üstün tutan, zalime ve zulme karşı durandır. Toç Bir-Sen; Adalettir, Emektir, Alınteridir. Toç Bir-Sen; Kararlılıktır, Azimdir, Mücadeledir. Toç Bir-Sen; Umuttur, Güvendir, İstikrardır. Toç Bir-Sen; Birlikten Doğan Güçtür. Dün ve bugün olduğu gibi bundan sonra da Toç Bir-Sen olarak; ’Güçlü Memur, Güçlü Türkiye’ idealiyle ter dökmeye, hak, hakikat ve adalet için mücadele vermeye, emek mücadelesinde öncülük etmeye, Kamu Çalışanlarımız, Ülkemiz, Milletimiz ve Mazlum Coğrafyaların sesi olmaya devam edeceğiz” dedi.