19. yüzyılın sonlarından itibaren 1 Mayıs, 8 saatlik işgünü mücadelesini desteklemek ve evrensel bir ölçeğe taşımak amacıyla Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlanmaktadır.
İşçilerin 8 saatlik işgünü ve insanca yaşanabilecek bir ücret mücadelesi, insanlığın eşitlik, özgürlük ve adalet talepleriyle birleşerek 1 Mayıs meydanlarında vücut bulmuştur.
Emekçiler en temel haklarını elde etmek için dahi nice bedeller ödemiş, emekçiler kendi bayramlarını onca yasağa ve kısıtlamaya rağmen her koşulda kutlamaya devam etmiştir.
Ülkemizde 1977 yılında İstanbul Taksim Meydanı’nda kutlanan 1 Mayıs’ta gerçekleştirilen katliamı unutmadık, unutmayacağız. Emeğin mücadelesinin hiçbir koşul ve durumda engellenemeyeceğini ve işçinin sesinin asla susturulamayacağını bir kez daha vurguluyoruz.
Bu yıl 1 Mayıs, bambaşka zorluklar altında ve tüm dünyayı etkisi altına alan virüs salgını nedeniyle meydanlara çıkılamadan kutlanacak. Meydanlarda haklarımızı savunmak ve taleplerimizi haykırmak için omuz omuza olamayacağız
Ancak 1 Mayıs’ta emeğin sesi yine yükselecek, dünyanın dört bir köşesinde, onuru ve alınteriyle çalışan milyarlarca işçinin yüreği birlikte atacak.
Salgın boyunca, büyük riskler ile karşı karşıya kalarak çalışmak zorunda bırakılan işçiler... Salgınla mücadelede ihtiyaç duyulacak üretimi ve hizmeti yapan başta sağlıkçılar olmak üzere tüm emekçiler... Bu süreçte işten çıkarılanlar ve milyonlarca işsiz... Geleceğimizin güvencesi olan gençlerimiz... Baskı, sömürü ve şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlar... Haklarımızı bugünlere taşıyan emekliler... Tarlada üretimin sürekliliğini sağlayan çiftçiler ve tarım emekçileri...
Bu ülkenin asıl çoğunluğunu oluşturan milyonlar... Bu bayram, bizim, hepimizin bayramıdır.
Evde kalın çağrıları yapılırken yok sayılan, göz ardı edilen, salgında işten atılırken eve nasıl ekmek götürecekleri hesap edilmeyen emekçilerin sesi, bu 1 Mayıs’ta daha fazla yükseltilmelidir.
En zor şartlarda çalışmaya devam eden milyonlarca işçinin varlığı daha görünür kılınmalıdır.
İnsanlığın salgına karşı verdiği mücadelenin ön safında olmaya devam eden emekçilere hakları teslim edilmelidir. Ama alkış yetmez...
Emek düşmanı ve sermaye yanlısı politikalardan vazgeçilmelidir. Çalışma koşullarının düzeltilmesi ve ücretlerin insanca yaşanabilecek seviyelere çıkarılması gerekmektedir.
Sömürüyü derinleştiren esnek çalışma uygulamaları gündemden düşürülmelidir. Taşeron çalışma ve ücretsiz izin gibi işçileri köleleştiren uygulamalara son verilmelidir. Emekçilerin son kalesi kıdem tazminatı hakkına dokunulmamalı, aksine bu hakkımızda yıllar içerisinde yapılan düzenlemelerle oluşan kayıpların giderilmesi için iyileştirmeler yapılmalıdır.
Çalışanların sağlığı her şeyin başında gelir. İş cinayetleri en önemli toplumsal sorundur. İşyerlerinde, madenlerde ve fabrikalarda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından tüm önlemlerin alınması sağlanmalıdır.
İşçinin ücretinden yapılan kesintilerle devlete kaynak çıkmaz. Ekonomiye kaynak yaratılması gerekçesiyle, BES uygulamasının yaygınlaştırılması ve tümüyle zorunlu hale gelmesi niyetlerinden vazgeçilmelidir. Aynı amaçla kurulan Türkiye Varlık Fonu’na devredilen ve bir nevi ipotek altına alınmış olan TPAO, BOTAŞ ve Eti Maden gibi kamu kuruluşları, bu fondan çıkarılmalıdır.
Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Sosyal devlet uygulamaları tüm mekanizmalarıyla hayata geçirilmelidir. Vergi sisteminde adalet sağlanmalı, refah adil biçimde dağılmalıdır.
Özelleştirme politikalarına derhal son verilmelidir. Salgın, devletin ekonomide ve temel sektörlerde ağırlığının daha da artması gerektiğini, üretimde devlet planlamasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Sosyal güvenlik sistemi güçlendirilmeli, sağlık ve eğitim gibi hizmetler eşit ve parasız biçimde devlet tarafından sağlanmalıdır.
Halen devam eden salgında, işverenlerden önce emekçiler korunmalı, işten çıkarma tümüyle yasaklanmalı, işçinin ücretleri güvence altına alınmalıdır. İşsizlik Sigortası Fonu amacı doğrultusunda ve etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
1 Mayıs’ta bu taleplerimizi bulunduğumuz her yerde dillendirecek, temel bir gerçeğin altını yeniden çizeceğiz:
Dünya işçi sınıfının omuzlarında yükselmektedir. Hayat, emekçinin alınteriyle dönmektedir.
Ne köleleşir ne de sadakayla yetiniriz!
Salgının yaydığı tüm karamsarlığa karşı, daha iyi ve daha güzel bir dünyanın işçi sınıfının mücadelesiyle kurulacağına olan inancımızla, tüm emekçilerin ve üyelerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutluyoruz.
Yaşasın emeğin birliği ve mücadelesi!
Yaşasın dayanışma!
Yaşasın 1 Mayıs!
Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu adına
Süleyman Akyüz
Genel Başkan