25 Şubat 2020 salı gününden itibaren üç aylar’a girmiş, 27 Şubat perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece ise ramazan ayının müjdecisi, üç ayların ilk mübarek gecesi, Regaip kandilini idrak edeceğiz.
Göz açıp kapayıncaya kadar ömrümüzün akıp geçtiği, hayatın haz ve hızının peşinde, yaratılış gayemizi unutayazdığımız, dünyevileşmenin çağımızı esareti altına aldığı şu zaman dilimlerinde mübarek üç aylar, bizler için kendimizi dinleme, gidişatımızı sorgulama, niyetlerimizi tazeleyip, imanlarımızı kemale erdirme açısından büyük bir vesiledir.
Bir yanımızda sürekli bombardıman altında tutulan; açlık, susuzluk ve mahrumiyet bölgesine dönüştürülmüş coğrafyalar yanıp tutuşurken, diğer tarafta ise soğuk kış günlerinde çadır kentlerde hayata tutunmaya çabalayan kardeşlerimiz varken, dünyamızın dört bir yanını doğal afetlerin, savaşların, mahrumiyetin kuşatmış olduğuna üzülerek şahitlik ediyoruz.
Kulluğumuzu idame edip İslami şuurumuzu ikame kılmanın yollarından birinin de hiç şüphesiz bütün bu coğrafyalara ümit teşkil edebilmekten geçtiğini bilmeliyiz. Zira Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim; “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takvâ sahipleri bunlardır.” Ayeti ile nasıl bir yol izleyip, istikamet tutturmamız gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlatır.
İnsanları bir vücudun organlarına veya bir binanın yapı taşlarına benzeten, “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve yekdiğerini korumakta bir tek vücud gibidir. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa, öteki organlar da onun ıstırabına ortak olur ve rahatsızlık duyar.” diyen Hz Peygamber (sav)’in sevgide ve tasada beraberlik tebliğine bir kez daha kulak verelim.
Unutmayalım ki, İslami şuur kişinin kalbinde başlayıp, oradan bütün insanlığı çepeçevre sarar. Bu şuuru nefsimizden başlayarak yaymak ve hakkın, adaletin, huzurun, refahın hüküm sürdüğü yeni bir dünyayı inşa için bireyler olarak azami çalışmak elzemdir.
Bu mübarek aylarda, imanlarımızı tazeleme imkanı bulurken, maddi ve manevi derecelerimizi yükseltip, ahlakımızı güzelleştirmeye vesile kılalım. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in evrensel mesajını ve Peygamber (sav)’in sünnetini, “O’nun gibi yaşamak” idealini hayatlarımızda yeniden güncelleyelim. Allah’ın af ve mağfiretinin yağmur yüklü bulutlar gibi semanın üzerini kuşattığı bu kutlu aylara bir kez daha kavuşmuşken, Regaib’i yeniden bulmuşken, rağbetimizi Rabbimizin rızasını kazandıracak yollara sevk edelim. Gecelerimizi tövbe, ibadet ve zikirlerle süslerken, gündüzlerimizi kendi hane halkımızdan başlayarak, minarelerin gölgesinde yürüdüğümüz şehirlerimizi, ülkemizi ve dünyamızın en kuytu köşelerini, salih amellerle, sevgi, saygı, birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları ile bezeyelim.
“Ey Rabbimiz! Bize Recep’i ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” Duygularıyla mübarek üç aylarımızı ve perşembeyi cumaya bağlayan gecede ihya edeceğimiz Regaip Kandilimizi kutluyor, ılgıt ılgıt bahar rüzgarı misali islam coğrafyasını, dünyanın dört bir yanında bulunan mazlum Müslümanları rahmet ve mağfiretin kuşatmasını, bütün İslam coğrafyamıza umut olmasını, cennet vatanımızı her türlü harici ve dâhili, semavi ve arızi musibet, bela ve tehlikelerden muhafaza etmesini, iman, ihlas ve ihsan duyguları ile ihya ve ikame edebilmeyi yüce Allah’tan niyaz ediyorum”