Alanında uzmanlaşmış ekonomik tetikçileri marifetiyle dilediği ülkelerde yürüttüğü finansal operasyonlar aracılığıyla ülkeleri ekonomik darboğaza sokmakta, bu operasyonlarla bazen savaşarak yapamadığı yıkımı gerçekleştirebilmektedir. Osmanlı’dan bugüne ekonomik operasyonlara maruz kalan ülkemiz, neredeyse her 10 yılda bir ekonomik krize sokulmakta, bu krizlerden sonra ülkenin zenginlikleri ve şirketleri ucuz fiyatlarla küresel finansörlerin eline geçmektedir.” denildi.
2013 yılından beri Türkiye’yi ve milleti yıkmak için çok sayıda müdahalenin tertiplendiği belirtilen açıklamada, “Ülkedeki ekonomik ve siyasi istikrara kasteden emperyalist mihraklar son beş yılda akla hayale gelmedik teşebbüslerde bulunmuştur. Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpası, kitlesel terör saldırıları, hendekler ve nihayetinde 15 Temmuz hain darbe girişimi. Milletimizin feraseti ile istediğini elde edemeyen bu mihrakların son bir gayretle ekonomimize saldırdıkları açıkça ortadadır. Neredeyse bütün ekonomistler döviz kurlarındaki anormal artış ve dalgalanmanın ekonomik parametreler ile açıklanamayacağını ifade etmektedir. Zira ülkemiz ekonomisinin her yönden büyümekte ve gelişmekte olduğu; son yıllarda gerçekleştirdiği ekonomik reformlarla, savunma sanayi hamleleri ve küresel ticarette artan payı ile hem bölgesinde hem de küresel arenada şahlanışa geçtiği aşikârdır.” ifadelerine yer verildi.
“Birliğimizi muhafaza etmeliyiz”
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Ekonomik saldırılarla ülkenin ekonomik ve siyasi bağımsızlığına kastedenlere karşı millet olarak birliğimizi muhafaza etmeli, ülkemize karşı oynanan oyunların farkında olunmalı ve bu tür operasyonlara asla teslim olunmamalıdır. 15 Temmuz’da inandığı değerler uğruna canından vazgeçenlerin bu müdahalelere karşı da boyun eğmeyecektir. Allah'ın huzurunda rükû ve secde edenlerin, başka hiçbir gücün önünde boyun eğmeyeceği bilinmeli, sıkıntılı zamanların elbirliğiyle geçeceğine inanmalıyız.”