Türkiye’de darbe geleneğinin başladığı bu karanlık gün ve devamında yaşananlara duyulan öfke ve hüzün, merhum Başbakan Adnan Menderes’i geri getirmese de, millette içten içe yanmaya başlayan bir ateşin ilk kıvılcımı olmuştur. 60 darbesini büyüklerimizden dinlediğimizde, milletimizin ne kadar büyük bir travma geçirdiğini çok net bir şekilde anlayabiliyoruz. 60’tan sonra da irili ufaklı birçok darbeye ve farklı teşebbüslere maruz kalan demokrasimiz, milletin sevdiği ve seçtiği bir ‘beyefendi’nin idam edilmesiyle çok ciddi bir şekilde sarsıldı ve askıya alındı” ifadelerini kullandı.
“15 Temmuz’un onuru”
27 Mayıs 1960, hem demokrasimiz, hem siyasetimiz hem de milletimiz için adeta bir dönüm noktası olmuştur. Büyüklerimizden Menderes’i dinlerken gözlerinde gördüğümüz hüzün, çaresizlik ve hiçbir şey yapamamanın vermiş olduğu masum suçluluk önce anne babalarımıza, sonra da bizlere miras kaldı. 15 Temmuz’da gözümüzü bile kırpmadan meydanlara koşmamızın en büyük nedenlerinden biri, merhum Menderes için millet olarak yapamadığımızı bir nevi telafi edebilmek, ileride çocuklarımız o günkü duruşumuzu sorduklarında gururla cevap verebilmek ve onlara hüznü değil gururu miras bırakabilmek idi.
Darbenin hiçbir türlüsüne boyun eğmeyeceğini, iradesini bir daha asla gasp ettirmeyeceğini tüm dünyaya haykıran bu millet; 15 Temmuz gecesi canıyla, kanıyla demokrasi destanı yazdı. Gücünü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dik ve kararlı duruşundan alan bu gençlik, demokrasimizin ve milletimizin aleyhine atılacak en ufak bir adımın dahi karşısında durmaya ve bu uğurda kendini siper etmeye hazırdır. Bu durum 15 Temmuz 2016’dan itibaren sadece bir ilkesel duruş olmaktan çıkmış, hayatımızın geri kalanında hicap ve hüzün duymakla onur ve şeref duymak arasında bir seçim yapma noktasına gelmiştir. Birer birer şahıslarımızın meselesi olmaktan çıkmış, nesil olarak çocuklarımıza ve çocuklarımızın yaşadığı Türkiye’ye bırakacağımız mirasın konusu haline gelmiştir. Dolayısıyla milletin iradesine karşı yapılan her türlü teşebbüse böyle bir düşünceyle yaklaşan, özgüveni yüksek, akıllı, eğitimli, cesur, yerli ve milli bir gençliği bu yoldan döndürebilecek herhangi bir dünyevi güç bulunmamaktadır.
1960 darbesini gerçekleştiren ve devamında Adnan Menderes ve arkadaşlarını idama mahkum eden zihniyetle olan kavgamız, onlar bu ihtiraslarından vazgeçmediği sürece devam edecek. Milletimizin liderimize ve partimize emanet ettiği hukukunu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da canımız pahasına koruyacağız. Kendisini milletine adayanları, millete hizmetkarlık edenleri 27 Mayıs’ın hüznü ve 15 Temmuz’un onuru ile savunmaya devam edeceğiz. Söz de karar da milletindir. Biz, halkın gücünün üzerinde bir güç tanımadık bugüne kadar. Bundan sonra da tanıyacak değiliz.
Şerefli ve onurlu milletimize saygı ve şükranlarımızla...