1 Mayıs bütün dünyada ve ülkemizde İşçilerin “birlik- mücadele ve dayanışma” günü olarak kutlanır. Ve biliyoruz ki COVID-19 salgın günlerinde -kuşkusuz hayatı yeniden üreten diğer işçi ve emekçilerle birlikte-“birliğe”, “mücadeleye” ve “dayanışmaya” en çok biz sağlık çalışanlarının/emekçilerinin/işçilerinin ihtiyacı var.
Çünkü içinde bulunduğumuzölümcül COVID-19 salgınına karşı kişisel olarak kendimizi ve ailelerimizi korumanın yanı sıra salgında hastalanan, yoğun bakımlara taşınan insanlarımızı iyileştirmek, hatta ülkemiz sağlık sisteminin ihmal ettiği koruyucu sağlık hizmetlerini sunmak ve salgını durdurmakla yükümlüyüz.
Sağlık hizmetinin kâr edilecek bir tüketim nesnesi olmaması gerektiğini yıllardır anlatmaya çalışan örgütleriz. Herkesin ama herkesin “eşit-nitelikli-ulaşılabilir- anadilinde ve parasız sağlık hizmeti” alma hakkı olduğunu topluma ve yöneticilere kabul ettirmeye çalışıyoruz. Covıd-19 salgını ölüm ve hastalanma korkusunu yakından yaşatarak sağlık hizmetine erişimin hiçbir bariyere takılmadan ücretsiz biçimde erişilmesi gereken bir hak olması gerektiğini herkese fiilen göstermiş oldu. Koruyucu sağlık hizmetlerini, bölge tabanlı birinci basamağı yok sayan anlayışın, emek sömürüsüne dayalı işletmeleşmiş kamu hastaneleri ile gösterişli binalara ve otelciliğe odaklı özel hastane sektörünün COVID-19 salgınında nasıl anlamını yitirdiğini, yok hükmünde olduğunu hepbirlikte yaşadık, gördük.
Bizler, hekim, diş hekimi, eczacı, veteriner, psikolog, biyolog, fizyoterapist, hemşire, laborant, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, sağlık memuru, ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, radyoloji teknisyeni, çevre sağlığı teknisyeni, onkoloji teknisyeni, optisyen, aile sağlığı çalışanı, tıbbi sekreter, eczane kalfası, hasta bakıcı ve sağlık hizmet sunumunda yer alan bütün sağlık işçileri olarak mesleğimizin bize yüklediği sorumluluğun farkındayız. Bunu da yılın 365 günü gece-gündüz demeden ülkenin metropollerinden en ücra köşelerine kadar her yerinde fiilen hayata geçiriyoruz. Bunca emek ve özveriye rağmen ne kadar haklı ne kadar meşru ve ne kadar insani olursa olsun her hak talebimiz için ciddi mücadeleleri yürütmek ve bedeller ödemek zorunda bırakılıyoruz.
Bu konulardaki mücadele azmimizi bütün dünyada başta sağlık hizmetleri olmak üzere kol ve beyin gücünü insanlık için üretimde kullanan emekçilerin yüzyıllardır süren ve 1 Mayıslarla cisimleşen kararlılığından alıyoruz.
Salgın ortamında bile sağlıkta şiddettin hız kesmemesi, yine salgına rağmen sağlık çalışanlarının emeğini değersiz gören adaletsiz ve hakkaniyetsiz ücretlendirme yöntemleri, sağlık işçilerini yok sayan döner sermaye ödemeleri, özel sağlık kurumlarında ücretsiz izin adı altında fiilen gelirsiz ve işsiz bırakılmamız, muayenehanelerde hem hekimin hem de sağlık personelinin sıkıntılarının görmezden gelinmesi, iş ve atama bekleyen yüzbinlerce sağlık bilimleri mezununun, hukuksuz KHK’lar yada güvenlik soruşturmaları ile meslekleri ellerinden alınan sağlık çalışanlarının salgın ortamında bile gündeme getirilmemiş olması bizlerin 2020 1 Mayısında mücadele başlıklarımızı talep, öneri ve beklentilerimizi oluşturuyor.
Emeğin haklarını alabildiği “salgınsız ve sömürüsüz” bir dünyada 1 Mayısları bayram olarak kutlayacağımız günlerin inancıyla, bütün dünya emekçilerinin 1 Mayısını kutluyor; sağlık çalışanları/emekçileri/işçileri olarak hem COVID-19 virüsünü yeneceğimizi hem de emeğimizi yok sayan, haksız, hukuksuz, adaletsiz bu sisteme karşı mücadelemize devam edeceğimizi buradan duyurmak istiyoruz.