Üzerlerine yağan kimyasal bombalar sadece canları almıyor aynı zamanda o toprakları, havayı, suyu zehirleyerek Suriyelilerin yaşama umutlarını da ellerinden alıyor. Nesiller boyunca tamiri imkansız tahribatlar bırakıyor geride bu saldırılar… Bu kadar büyük katliamlar yapacak cesareti nereden alıyor bu alçaklar!?
Allah(cc) elbette Kahhar’dır. Bütün masumların intikamını alacaktır. Ancak ya bizler? Müslümanlar? Görevlerimizi yapmamamızın bedelini ödüyoruz. Acil olarak İslam Birliğini kurmalıyız. Dünyanın dört bir yanında yardım bekleyen zayıf ve çaresizlerin, ihtiyar ve güçsüzlerin umudu olan bizler neden sadece duygusal-anlık tepkiler veriyoruz? Neden istikrarlı bir duruş sergileyip bu zulme ve benzerlerine engel olabilecek bir konuma gelemiyoruz? Gözümüzü açma zamanı gelmedi mi.!
Bugün İdlib, dün Filistin, yarın kim bilir hangi kentin sokaklarında yalın ayak koşarken, yarı aç karınlarından vurulan çocuklar göreceğiz… Ben çocuklarıma sarılamıyorum utancımdan…
Başta ülkemizin yetkili makamlarında güç sahibi olanlar, İslam ülkeleri, Müslüman Toplumlar ve insani duygular taşıyan tüm dünya insanları bu katliamlara “dur” demeli. Diyebilmeli! Yüzyıllarca ecdadımızın adaleti ile hür bir şekilde hayat sürmüş dünya ülkelerine sesleniyorum. Tarihin canlı tanıkları ve onların torunları! Osmanlı’nın mührüyle hür bir şekilde yaşamış Ehl-i Kitap! Hıristiyan papazlar, vicdanlı Yahudiler, hahamlar! Yehova Şahitleri! Bu zulme sessiz kalmamak için, Esad’ın elini kolunu bağlamak için belki bir kaç cümle kurmak bile yeter! Yeter artık! Yeter!!!”