Menü

Batman Demokrat Haber | Batman Yerel Gazetesi

Geri Dön

İbrahim Eroğlu:
ABD, İÇİMİZDE ÖLMEDEN DİRİLEMEYİZ …

30 Ocak 2018, 17:00

ABD ve iç uzantıları önce ülkemizi sonra da Orta doğu’yu terk etmedikçe; hiçbir insan rahat yüzü göremez. Fark etmez ırkı dili dini; Arap ,Türk Kürt, Laz, Çerkez, Müslüman ya da Hıristiyan…

İnsanlık ve emek düşmanı emperyalizmin baş aktörü ABD mutlaka bu topraklardan kovulmalıdır. 
Gelişmelere bakılırsa, her şeye rağmen gidecek ve gitmek zorunda. Çünkü maskeler düştü ve artık herkes her şeyin farkında…
ABD ve uzantıları için, dostluk yok, insan hakları yok; onlar için sadece köleleştirmek ve sömürmek vardır. 100 yıldır bize yaptıkları gibi…

Afrin operasyonu, çok kapsamlı planların ve oyunların bozulması adına ABD Emperyalizmine karşı çok iyi bir hamleydi. Ama yetmez. Onların tüm uzantılarını da kesmek ve yok etmek gerek.
Mesele sadece PKK değil…
Mesele Ortadoğu’da çizilmek istenen Siyonist haritaların yok edilmesi. 

Ahh Ortadoğu’ya huzur gelse…
Suriyeli mazlumlar ülkelerine geri dönse ,herkes vatanına kavuşsa, ülkemiz PKK belasından kurtulsa, Güneydoğu’da ekonomik kalkınma kardeşlik ve huzur yeniden sağlansa… 

Aslında PKK’nın kuruluş amacı; Suriye, Irak ve Türkiye’de sürekli olarak kaos ve iç çatışmalar çıkarmak, ABD’nin silah satışına hizmet etmek ve Siyonizm’in uzun vadeli Arz-ı Mev’ud planına hizmet etmek. 
Bu gerçekler ışığında PKK’yı ABD kurdu, besliyor, silahlandırıyor ve kullanıyor demek yanlış olmaz. Zira PKK  ana kadar sadece ABD’nin işgalleri için işe yaradı. Kürtler sadece ölüm, kan , gözyaşı, sürgün, işkence gördü
PKK’nın vahşetinden en çok zararı Kürtler gördü. Hem öldüler hem de sömürgecilere alet olup cinayetler işlediler…
Denilebilir ki , katil cesedin sevgilisi…
Kendisini bir Kürt hareketi olarak lanse eden Marksist PKK; emperyalist ABD’ye ve  Siyonist baronlara hizmet etti. Öte yandan PKK, kendisine itaat etmeyen tüm Kürtleri öldürdü, kaçırdı, aracını yaktı, haraç aldı, kızını oğlunu zorla dağa kaçırdı…
Özetle; PKK, EN BÜYÜK KÜRT DÜŞMANIDIR. EMPERYALİZMİN OYUNCAĞIDIR. KURULUŞ YERİ PENTAGONDUR… VE KÜRTLERİ KATLEDEN BİR KATİLLER SÜRÜSÜDÜR. İÇİNDE KÜRTLERDEN ÇOK HER ULUSTAN AJANLAR VAR…

ABD, Suriye savaşında kaosun sürmesi için PKK ile birlikte DAEŞ’i destekleyip silahlandırdı. Tıpkı El Kaide ve Taliban’ı kullandığı gibi…
Bu arada ABD, stratejik Nato ortağı Türkiye’nin en büyük düşmanı PKK ile açık bir işbirliği yaptı. Bu FETÖ’nün de planıydı. Zaten 15 Temmuz’da ABD-CIA_FETÖ ortaklığının bir ürünüydü. O nedenle hala Pensilvanya’daki piyon korunuyor…
Nitekim CENTCOM komutanı General Joseph Votel “"TSK içindeki pek çok müttefikimiz başarısız darbe girişimi sonrasında hapse atıldı. Endişelerim var." Diyerek 15 Temmuz darbesini FETÖ ile beraber planladığını açıkça itiraf etmiş oluyordu.
Çözüm sürecini kimlerin bozduğunu, hendekleri kimin kazdığını ve Suriye’de katledilen yüzbinlerce insanın katilinin kim olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Hangi taşı kaldırsanız, altından “ABD-CIA_FETÖ” üçlüsü çıkıyor.

ABD, bunları yaparken PKK, DAEŞ maşasını kullandı ve darbe sürecinde de FETÖ’nün elemanlarını kullandı. Milyonlarca mağdur insan yarattı CIA ve ABD. kendi askerini kullanmadı. Ölenler ya Kürt çocuklarıydı, ya da FETÖ’nün kandırdığı insanımızdı…
ABD kamu oyu bu gerçekleri sorguladığı zaman hem bölgemize hem dünyaya huzur gelecek hem de masum Amerikan vatandaşları Siyonist emeller için ölmeyecek… dahası harcanan paralarla belki ABD’deki 45 milyon “Homeless” ev sahibi olacak ve sokaklardan kurtulacak…

Peki yıllar öncesine gidelim, ABD için Türkiye ne ifade ediyordu; ABD’nin yarım asırlık bir hayali vardı. Türkiye, “Küçük Amerika” olacaktı. Yani, Rusya için Küba ne  ise ABD için Türkiye oydu.


Dikkat ederseniz ABD hep, Ilımlı İslam politikası ile Türkiye’yi kazanmak, yanına almak, birlikte bölgeyi dizayn etmek istiyor. Türkiye ABD’nin müttefiği, stratejik ortağı, sıçrama tahtası, ucuz asker deposu olarak, BOP üzerinden 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapısının değiştirilmesinde batının koçbaşı olacak. Yani bugün Arap ülkelerinin kontrol edilmesinde Dahlan’a yüklenen rolü o gün çok daha geniş bir çerçevede bize yüklemek istiyorlardı.

Ama olmadı, Erdoğan faktörü ABD’nin ve Küresel Sermayenin tüm planlarını bozdu. ABD Erdoğan’ı artık tehdit ve düşman olarak görüyordu. Suikast planları, komplolar birbirini izledi. En son 15 Temmuz’da ipler koptu.

Abdurrahman Dilipak bu konuyu en iyi bilenlerden. Şimdi onu dinleyelim. Bakın ABD ve Türkiye ilişkilerinde adım adım bitişi nasıl anlatıyor;
“ABD 15 Temmuz’da Türkiye üzerinde kaybettiği otoriteyi sağlamak için o hamleyi düzenlemişti. Ama olmadı. Türkiye’nin “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden cezalandırılması gerekiyordu. Ama olmadı. Bütün plan çöktü. Türkiye kendileri için bir tehdit üssüne dönüştü. En azından öyle algılanmaya başlandı. Şimdi öncelikli iş Türkiye’nin kontrol altına alınması idi.
Türkiye’nin kontrol altına alınması için, batıda Yunanistan, Doğuda Ermenistan ve İran’ın Türkiye’ye karşı kışkırtılması gerekiyordu. İran’ın Türkiye’ye yakınlaşmasını sağlayan ambargo kaldırıldı önce. Bugün devam eden Sarraf olayı, Halk Bank hikayesi o konu ile ilgili. 

Irak sınırında Türkiye’nin Barzani ile yakınlaşmasının önünün alınması gerekiyordu. Irak yönetimi ile araya nifak sokulması gerekiyordu. Barzani Türkiye yakınlaşmasının ana sebeblerinden biri Musul petrollerinin Türkiye’ye akıtılma senaryosu idi, DAEŞ Musul’a sokularak bu işin de önü alındı. 

TIR şoförleri krizi, konsolosluk işgali, hep bu konularla ilgili. 
İsrail ile Barzani yakınlaşması gündeme geldi. Musul petrolü Akdeniz’e akıtılmalı idi. ABD ve İsrail, İngiltere desteklerse petrol zengini bir Kürdistan mümkündü. Onun için Musul’dan Akdeniz’e bir Kürt koridoru açılabilirdi. Evet bugün Membiç, El Bab, Afrin koridoru bu planın bir parçası olarak düşünüldü. Arada tek engel Hatay. Lazkiye’den alınacak destekle, Amanoslar üzerinden gerilla savaşı ile bölge kurtarılarak Akdeniz’e ulaşılabilirdi.

ABD ise PYD üzerinden bölgede 30.000 kişilik “Güney ordusu” tesis etmek için SDG üzerinden Suriye’deki Hıristiyanlar ve gayrimüslim unsurlarla PKK’lıları buluşturdu.

ABD Türkiye’yi yanına alarak, bizim üzerimizden Arapları ve Kürtleri kontrol etmek, bizi de ödüllendirmek istiyordu. Şimdi onlar üzerinden bizi cezalandırmak istiyor ve bunu da başaramıyor. Bize karşı çok öfkeli. Hem bizi kaybetti, hem de bölgeyi. Bunun sebebi olarak da bizi görüyor. Kendini ihanete uğramış olarak düşünüyor. Bütün bu felaketlerin bizim yüzümüzden olduğunu kabul ediyor.
ABD bize çok kızgın, çok. En az bizim onlara kızdığımız kadar. Kim dedi onlara bizim dünyalık menfaat karşılığı dinimizi satacağımızı. O gün kendilerine bir şey söylemiyor idi isek, “kısık seslerdik” o zaman, sesimiz kısıktı, ya da kısılmıştı. Bizim adımıza konuşanlar kendi adamları idi. Söylememiz istenen şeyler, önümüze konulan dayatılan sözlerdi. Kızacaklarsa FETÖ’cülere kızsınlar. Kendi başlarına gelin-güvey oldular. Bize niye kızıyorlarsa, Gülen’e kızsınlar. Onları Gülen’i kandırdı, Gülen de onları. Bu haltı birlikte yediler. “ 

Sayın Dilipak’a katılmamak mümkün mü… 
“ABD’nin hatta Haçlı- Siyonist İttifakın” Orta Doğu’ya dair tüm planlarını bu ülkede en iyi analiz edenlerden biridir sayın Dilipak.

Hem devlet hem de millet olarak ABD’yi önce kafamızda bitirmeliyiz.
Sonra iç uzantılarını ve ona hizmet eden tüm kanalları tıkamalıyız. Ve tabi ki onun kiralık katillerini besleyen tüm maddi manevi araçları yok etmeliyiz. ABD’nin ve Batı’nın besleyip kullandığı tüm örgütleri askeri ve siyasi alanda bitirmeliyiz. Onlara destek veren güçleri ekonomik olarak cezalandırmalıyız. 
40 yıldır Türkiye’ye düşman kim varsa ; PKK dan DHKPC ye FETÖ’den kiralık katillere kadar herkese kucak başta Almanya olmak üzere tüm AB ülkelerine rest çekmeli ve ilişkileri yeniden gözden geçirmeliyiz. Türkiye’yi kaybetme ihtimalini onlara yaşatmalıyız. AB ve Batı’nın “son seçeneğimiz” olmadığını ve her şeyin farkında olduğumuzu onlara açıkça deklare etmeliyiz.

Yeni Türkiye, ABD ve Batı ile ilişkileri yeniden düzenlemeli; ya tam koparmalı  ya da “eşit şartlarda” devam etmeliyiz. 
“Köle-efendi” ilişkisi bitmeli. Artık bir imparatorluk gibi davranmanın zamanı geldi de geçiyor. Milyarlarca Müslüman’ın son kalesi ve lideri olan Türkiye artık kimseye boyun eğmeden tam bağımsız yaşamaya devam etmeli. 
Bazı besleme ve piyonlar hariç hemen hemen tüm milletin içinde ABD ve uzantıları öldü. 
Artık işimiz kolay. Sıra ilişkileri eşit düzeye getirmekte. Bu da diplomasinin görevi. 

İbrahim EROĞLU
EĞİTİMCİ YAZAR

İbrahim Eroğlu Tüm Yazıları
© 2024 - Batman Demokrat Haber | Batman Yerel Gazetesi

Normal Siteye Dön