Depresyon, duygusal durum, bellek ve düşünmeyle ilgili (bilişsel) değişiklikler, ayrıca davranışsal ve bedensel değişiklikler ortaya çıkartan, önemli bir ruhsal hastalık olan depresyon, dünyada en sık görülen tıbbı sorunlardan biridir. Aslında bakılırsa, bugün dünyada 350 milyondan fazla insanın depresyonda olabileceği tahmin edilmektedir. Depresyon 2400 yıl öncesine kadar onu ’’melankoli’’ olarak adlandıran ünlü Yunan hekim Hipokrat tarafından ilk kez bir hastalık olarak isimlendirilmiştir. Hepimiz az veya çok depresyona girme potansiyeline sahibiz, tıpkı kaygılanma ,acı çekme veya aşık olma potansiyelimiz olduğu gibi. Depresyon insanların statüsüne, servetine, ırkına, cinsiyetine, nerede oturduğuna bakmaksızın herkeste ortaya çıkabilir. Depresyon kadınlarda, erkeklerden iki kat daha sık görülebilir. İlk depresyon dönemi daha çok 25-44 yaş arasında görülür. Hastaların yaklaşık yarısında ilk depresyon 40 yaşından önce görülür. Ancak, hem çocukluk ve ergenlik döneminde ,hem de yaşlılık döneminde ilk kez görülebilir. Evlilerde ve uzun süreli ilişki sürdürebilenlerde depresyon daha az görülürken boşanmış ve ayrı yaşayan çiftlerde görülme sıklığı daha yüksektir. Depresyon çok sık görülmesi nedeniyle ruh sağlığı alanının ‘’soğuk algınlığı’’ gibi olduğu düşünülür.
Depresyonun (semptomları) belirtileri; keyifsizlik, öfke patlamaları, iştahsızlık, zevk alma yetisini yitirme, karamsarlık ,umutsuzluk, uyku bozukluğu, enerji kaybı, kendini sürekli yorgun hissetme, geçmiş hatalara odaklanma ,değersizlik duygusu ,odaklanma yeteneğinin kaybolması , konuşma ve düşünme hızında yavaşlama, yalnız kalma isteği, aşırı kaygı, güvensizlik, aşırı duygu durum dalgalanmaları, ağlama nöbetlerine tutulma, boşluk hissine kapılma ,ölüm ,intihar düşüncesinin sürekli zihinde belirmesi, sırt ve baş ağrılarından şikayetçi olma gibi durumlar depresyonun en önemli belirtileri olarak bilinir.
Depresyonun etkileri; depresyon nasıl düşündüğümüzü, nasıl hissettiğimizi, enerji seviyemizi, konsantrasyonumuzu, uykumuzu, motivasyonumuzu , çevreyle olan ilişkilerimizi etkilemekle birlikte ayrıca depresyon, evliliğin üzerine de olağanüstü bir yük getirir. Depresyondaki kişi , gönül incitici, kalp kırıcı şeyler söyleyebilir, eşine ve çocuklarına karşı sert çıkışlar yapabilir, yaşamındaki her şeyden tiksindiğini ya da evliliğinin, ilişkisinin çok kötü gittiğini söyleyebilir. Kişiyi etkin davranmaktan alı koyabilir, çocuklarıyla oyun oynamayı bırakabilir, bellek bozukluklarına yol açabilir, dolayısıyla; kişiye sabah yataktan erken kalkmayı güçlüğü yaşatmasından ötürü kişinin işyerindeki başarısını etkileyerek birçok anlamda sıkıntı yaşamasına neden olur.
Depresyondan kurtulmak için; kendinizi ayıplamaktan ve suçlamaktan vazgeçin
Tedavi düzenine uyun.
Önemli yaşam kararlarını vermekten kaçının; İş değişikliği , boşanma vs.
Yaşamınızı yalınlaştırın. Yapmakta zorlandıklarınızı bir süre için erteleyebilirsiniz Gerçekçi hedefler koyun ve kabul edilebilir bir çalışma çerçevesine oturtun.
Gözünüz korkmasın, cesaretiniz kırılmasın.
Sağlıklı beslenmeye özen gösterin.
Etkinliklere katılın.
Spora ve beden sağlığına özen gösterin.
Dinlendirici bir uyku uyumaya ve uyuma saatlerinizi düzenlemeye itina gösterin.
Uyumaya çabalamayın, uykuyu bölen uyaranlardan kaçının.
Kafein, nikotin ve alkol almaktan uzak durun.
Öfkeyi ve stresi denetim altına almaya çalışın.
Olaylara iyimser bir bakış açısıyla yaklaşın.
Filiz AKÜZÜM Tüm Yazıları