Empati konusunda bir yazı yazacağım için öncelikle bu
kelimenin tam olarak ne anlama geldiğini bilmek için küçük bir
araştırma yaptım, bulduğum en iyi tanımı sizlerle paylaşmak istedim.
Carl Rogers göre: "Empati, bir kişinin kendisini
karşısındaki kişinin yerine koyarak, o kişinin duygularını ve
düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona
iletmesi sürecidir." Aman Allah'ım! Bugüne kadar bu anlama gelecek
bir empati pratiğim olmadı, çok üzgünüm. Ya siz ? Lütfen evinizin en
sessiz ve güzel yerine geçin, biraz düşünün, son bir yılda bu anlamda
kaç kere empati yaptım diye düşününüz? Hiç yapmadık dediğinizi duyar
gibiyim. Galiba bu kelimeyi duygu evrenime, duygu aileme almalıyım hem
de hemen... A! Evet bu kavram, ne etkili ve sırlı şeymiş öyle! Bende
harika değişimler sağladı. Empati kurmam için şefkat, merhamet,
hoşgörü, affetme, ahlaklı, kültürlü, nazik olma, sabırlı olma, iyilik
ve anlayış yörüngeli olma kat sayımı yükseltmem gerekir ki insanları
ve dışındaki varlıları iyi tanıyayım, onları anlayıp yardım edeyim.
Söz de duygu da karar da empatide artık...
Atalarımız iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına
batır demişler. Öncelikle kendi hatalarımızı ve eksikliklerimizi
görmeliyiz. Kendi evimizi, bahçemizi temiz ve düzenli tutmalıyız. Bu
davranışı kendimize ilke edinirsek birçok sorunu çözebiliriz. Her
zaman kendimizin avukatı olsak sıkıntılarla boks yaparız, yüzümüz
gözümüz yara bere içinde kalır. Tüm varlığımızla kendimizi okuldaki
hademenin yerine koysak okulumuzda kantinden aldığımız yiyecek ve
içecekleri n ambalajlarını hiç yerlere atar mıydık, harikaların
sultanı olan insanın kalbini kırar mıydık, hırsızlık yapar mıydık,
kavga eder miydik, yaşama sevinciyle dopdolu insanların hiçbirine
zarar verir miydik, hele hele onları yaşamdan koparır mıydık, kini,
nefreti, düşmanlığı, gıybeti, ötekileştirmeyi semtimize, mahallemize
davet eder miydik, birçok insan aç iken günlük milyarlarca insanı
doyuracak israf kalemlerine imza atar mıydık, obeziteden insanlar
sıkıntı çeker miydi, bizi doğurup bin bir zahmete katlanıp büyüten
annemize, babamıza öff bile der miydik? Hak kavramı o kadar
önemlidir hiç kimsenin hakkını yer miydik, haramlarla hiç tanışır
mıydık bu kadar ? Sizi sıktığımın farkındayım ama empati duygu
evrenimin sahnesinde... Evet zengin kendini fakirin yerine koysa ,
tersini de fakir yapsa mükemmel bir iletişim doğar ve taraflara huzur
aşılar, sorunlar yerini çözümlere bırakır. Bu sihirli sözcükle hareket
eden ehli vicdan birisi, ateş nereye düşerse düşsün bizi de yakar
deyip Hz. İbrahim'i ateşten kurtarmak için gagasında bir damla su
taşıyan kuş misali itfaiyeci olur hemen o yangını söndürmeye koşar.
Böyle yaparsak her pencereden bakmış oluruz, huzuru, imkanları ve
çözümü büyütmüş oluruz.... Engelli birinin, okuyan bir öğrencinin,
ömür boyu hapis yatan ve hasta olan birinin, ülkeyi yöneten bir
liderin, garip guraba, fakir fukaranın, yaşlıların, gençlerin... duygu
dünyalarına girip bir seyahat etsek onlarla, sohbet edip tanışsak,
izlesek ,onları anlasak ve ona göre bir davranış sergilesek, bir
reçete sunsak ne iyi olurdu değil mi?
Bu arada sevdiğim bir şiiri paylaşmak istiyorum:
Hak bildiğin yoldan şaşma / Biraz empati yap yeter
Ölçülerde haddi aşma / Biraz empati yap yeter
Biz de bir tanıtalım Empatiyi, karşımızdakinin dünyasına girip
orda seyyah olmaktır, onu tanımak, dinlemek, onun seviyesine inip,
onun diliyle konuşarak, davranışlar ortaya koyarak, çözümler
üretmektir...Empati, evrensel bir değer ve iletişim dilidir. Bu dili
bilmeyenlere öğretmeliyiz ve bu dili unutanlara hatırlatmalarda
bulunmalıyız ki evimizde, sokağımızda, mahallemizde, şehrimizde,
ülkemizde ve nihayetinde dünyamızda sorunlar en aza insin...Kendi
çıkarımızın peşinden Hüseyin Bolt ,Süreyya Ayhan gibi koşarken,
hırslanıyoruz, sonuçta birçok kayıp da veriyoruz duygularımızdan. Oysa
kendi çıkarlarımızı, hukukumuzu, özgürlüklerimizi düşündüğümüz kadar
diğer insan kardeşlerimizin ihtiyaçlarını, hukuklarını da gözetsek
model insan olacak, bu dünyada kendi cennetimizi oluşturmuş olacağız.
Biraz sınırlarımızın dışına çıkıp bu pencereden bakalım: Amerika, tüm
dünyayı karşısına alarak Orta Doğu'da süregelen çatışmaları daha da
körükleyerek var olan savaşın ateşine süper benzinle gider miydi, BM
'yi, uluslararası hukuku,3 dinin temsilcilerinin iradelerini,
hassasiyetlerini pas geçerek ben yaptım oldu der miydi, yoksa bu
coğrafyayı bir barış havzasına mı çevirirdi, ABD tersi yönde bir adım
atsa birkaç haftada Filistin ve İsrail halkları arasında adil, kalıcı
bir çözüm sağlayamaz mı? Barışın ve huzurun anahtarı yerine savaşın,
gözyaşının, kinin ve silahlanmanın anahtarlarını kullanması manidar,
vahşice değil mi, hunharca değil mi, bu kitlesel bir cinayet değil mi?
Amerika, Avrupa vb. ülkeler empati yapsaydı Mısır, Yemen, Sudan,
Somali, Suriye, Irak, Pakistan, Afkanistan, Myammar, Filistin vb.
ülkeler on yıllarca kan ağlar mıydı, bebekler, anneler denizlerde
hayata veda ederler miydi, kendi yurtlarından göç ederler miydi?
İmkanları varken, Afrika 'daki kardeşlerimiz sömürülür müydü, açlığın
pençesinde yaşarlar mıydı, ah Batı medeniyeti! Ah Afrika! Tüm
gücümle tüm insan kardeşlerime sesleniyorum: " Geç değil, gelin
empatiyi ,insanlık anayasamızın en birinci maddesi yapalım,
evrenimizde şefkat, yardımlaşma, iyilik elmasları da var, empatiyle
birleştirip model insanlar olalım ki bu masmavi gökyüzünün altında
yaşayan tüm varlıkları koruyabilelim, daha az "ben " demeyi deneyelim,
önüne Çin Setlerini inşa edelim ve "biz"e yol verelim ki hayat
renkli, canlı, huzurlu, yaşanılır olsun..." Bu yolculuğumuzu biraz
daha devam ettirelim isterim. Bay kendini bayanın yerine koysa; bayan
da kendini bayın yerine koysa ülkemizde bu kadar yüksek oranda
boşanmalar olur muydu,iletişim kazaları, anlaşmazlıklar olur muydu,
cinayetler yaşanır mıydı, kadına şiddet ve insan kardeşlerimize sözle
de olsa en küçük bir şiddet uygular mıydık? Tüm bu sorulara toptan
cevap vermek istersem kocaman bir hayır derim...
Herkesi kendi konumunda kabul eden Hz. Ali'yi,
Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir diyen Hz. Muhammed'i
; Ne olursan ol yine gel ...diyen Hz . Mevlana'yı ; Yaratılanı severiz
Yaratandan ötürü diyen Yunus Emre'yi; Dicle'nin nin kenarında bir
kurt bir kuzu kapsa Ömer'den sorulur diyen Hz. Ömer'i anlasaydık,
idrak etseydik çatışmaları, ötekileştirmeleri, kutuplaşmaları,
entrikaları en aza indirmiş olmaz mıydık?...Bu arada aklıma bir dua
geldi: " Allah'ım! Her varlığa empati ile bakmamız noktasında gerekli
şuuru, bilinci, farkındalığı, hassasiyeti bize nasip et..." Birçok
yerde, iklimde, ortamda, coğrafyada bu kadar kâr ettiren sihirli
kelimeyi, çok sevdim ve artık bende müthiş bir farkındalık oluşturdu.
Hayata, insanlara ve diğer varlılara farklı pencerelerden pozitif
bakmaya karar verdim, Bu kelime bana birçok değer kattı, ruh, nefes
verdi, açlıktan susuzluktan kırılan duygularımı besledi, suladı..
Her insan bir dünyadır, bir evrendir. Herkesin ben
dediği bir çağda, diğerlerinin dünyalarını, duygularını,
ihtiyaçlarını bilemeyiz, anlayamayız... Öyle ise empatiyi tabiatımız
haline getirelim, model insanlar olup, çağa, insanlığa mührümüzü
vuralım...