Ücretli öğretmenlik ya da ücretli kölelik; yani mecbur kaldığı için, aç kalmamak için okullarda emeğini ucuza satmak zorunda kalan öğretmenler …
Ve bu öğretmenlerin eğittiği çocuklar adeta ikinci sınıf muamelesi görüyor. Burda suçlu öğretmen değil; sistem.
Kadrolu öğretmene 3000 vereceksin aynı işi yapan öğretmene de 1300 verirsen; arada mağdur olan çocuklar olur. Dolayısıyla çocuğu ücretli öğretmene düşen veli de ikinci sınıf veli konumuna düşer…
Adı “ADALET” ve Kalkınma Partisi olan bir iktidarın Milli eğitim politikasından doğan bu çok komik ve adil olmayan adaletsiz uygulamaya derhal son verilmelidir. Çok geç kalındı bile …
Benimle aynı işi yapana benim iki katım kadar para veren kim olursa olsun suçludur. Hem Allah nezdinde hem de kanunlar nezdinde suçludur… çünkü eşit işe eşit ücret diyen bir iktidarın verdiği söze de aykırıdır…
Yine ücretli bir öğretmen hafta sonu kursu açarsa ; kadrolu öğretmenin üçte biri kadar ücret alır. Yani nerden bakarsanız bakın çok ilkel ve adaletsiz bir uygulama. Dahası bir eğitimciyi hem toplum hem veli hem öğrenci karşısında aşağılamaktır bu …
Bu sorun sadece Batman’ın değil ülkemizdeki tüm öğretmen adaylarının sorunu …
Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmeli. Umarım sayın cumhurbaşkanımız Sayın Başbakanımız ve ilgili bakan bunu görür bir an önce mağduriyet giderilir.
Özetle adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı bir an önce bu “utançtan” kurtulmalıdır. Hatta mümkünse mağdur öğretmen ve öğrencilerden özür dilenmeli; geriye dönük olarak hakları geri verilmelidir…
SOKAK DÜĞÜNLERİ VE HAVAİ FİŞEK TERÖRÜ…
Gürültü kirliliği ; suçtur.
Ama bu suçu önlemek için Çevre Ve Şehircilik Müdürlüğü, Belediye, Valilik ,Emniyet ve Sivil toplum kuruluşları üzerlerine düşen görevi nedense yapmamaktadır.
Bunun sonucunda mağdur olan halktır.
“Sokak düğünleri Havai fişek terörüne” neden bir çare bulunmaz. O patlama sesleri sayın valimizi ve mülkü erkanı da rahatsız etmiyor mu?
Sokak düğünlerinde müzik grupları kimseyi önemsemeden sorumsuzca davranmakta çevrelerinde bulunan en az 50 bin insanı gece yarılarına kadar adeta esir etmektedir. Vardiyalı işlerde çalışanlar, öğrenciler, hastalar, taziyesi olanlar, dinlenmek isteyenler gece yarısına kadar o yüksek gürültüyü dinlemek zorunda kalıyorlar.
Düğünler ya kapalı mekanlarda yapılsın ya da müziğin” Desibel miktarı” azaltılsın. Medeni olmak ve insan olmak; öncelikle başkalarının özgürlüğüne saygı duymakla başlar…
Bunun adı düğün değil zulümdür. Saygısızlıktır.
Müzik değil adeta gürültü kirliliği…
Halkın huzurunu sağlamakla görevli olanlar lütfen bizi bu “GÜRÜLTÜ TERÖRÜNDEN” kurtarsınlar…
…
İbrahim EROĞLU
EĞİTİMCİ YAZAR
27 EYLÜL 2017
İbrahim Eroğlu Tüm Yazıları