YA korona bizden çok can aldın.Nice azizler aldın.. Nice masumları aldın. Nice ilim ehlini ve bilim insanımızı bizden aldın. Göz yaşları çaresizlik içinde bir şey yapamamanın aczi yeti içinde olayları yaşanan hastalıkları yoğun bakım servislerinde yatan hastalarımızı, sadece göz yaşlarla seyrettik. Sadece seyrettik..Ya korona Bizden sevdiklerimizi aldın. Ne yaman bir hastalıkmışsın ya korona. Nerden çıktı, nerede çıktı, kimsenin mahiyetini bilinmeyen bu hastalık dünya seferber oldu. Bilim insanları gecesini gündüzüne katarak çalışmaktalar. Bütün dünyayı etkisi altına almıştır.
Ekonomik gelişmiş, sağlıkta, eğitimde, teknolojide gelişmişlik gösteren yüksek gelirli devletler çaresiz. Teknoloji harikası imkanları aciz, bu korona hastalığı bütün dünyayı etkisi altına almış, her g ün binlerce insanın ölümüne sebep olmakta. Avrupa’da ne yazık ki, huzur evlerinde kalan ihtiyarlar ölüme terk edildi. Huzur evleri boşaldı adeta. Rahmet, merhamet duyguların olmadığı anne ve baba sevgisi olmayan toplumlarda bu vakalar olmakta. İhtiyarları ölüme tek etmekte.
Ülkemizde ise durum çok farklı. Devlet hastaneleri ve sağlık personelleri seferber olmuş, para almadan ilacını, yatak parasın ödemeden devlet tarafından her şeyi karşılıyor . Testler bedava yapılmakta..Ben de korona nedeniyle beş gün hastanede yattım . serviste sağlık personelleri gayet kibar, hastalara sevgi ile ilgi ve alaka gösterilmekte idi . doktorlar birer şefkat karamanı gibi ilgi veriyorlardı.sabah- akşam ne zaman gerektiğinde ateş, tansiyon ve oksijen durumunu takip ediyorlardı.. sabah yemeğini zamanında veriyorlardı. Sadece niye çay verilmiyordu anlamadım. Çay yerine su verildi. Çorba, yumurta ,peynir, zeytin ve bal kutucukları ile kahvaltı yaptırıyorlardı. Hala anlamış değilim niye çay yoktu kahvaltıda.her her zaman diyorum, Allah devlete, millete zeval vermesin. Kimseyi devletsiz yurtsuz vatansız bayraksız bırakmasın.… diyorum…
Devlet her türlü imkanı sağlamış, imkanları seferber etmiş,, arcı olmayan hastalara araç servisi tesis etmiş vatandaşı evine kadar götürüyor. Ne büyük nimet bundan yirmi yıl öncesini düşünelim; <bu imkanlar yoktu…ilaç bulmak mümkün değildi.sabahın erken saatlerinde fiş kesme kuyruğuna giriliyorduk. Bu eskiden kalan sıkıntılar geri de kaldı tarih oldu. Şimdiki gençler20 30 yaşındaki gençlerin ekseriyeti bunu bilmez. Ama onlara geçmişi anlatalım. Hatırlatalım ki, Nimetlerin şükrünü bilsinler.,geçmişten ders çıkarsınlar. Şimdi uçak ambulansla devlet hastasını ülkesine getiriyor ve tedavi ediyor. Ambulans uçak 24 saatte vatandaşın hizmetinde bulunuyor. Ne büyük nimet. Bu imkanlıkları bilelim ve bu nimetlere şükretmek lazım.
Bütün bunlar Yeterli değil elbette ki ,daha çok hizmet, daha çok gelişmişlik, daha çok demokrasi, daha çok özgürlükler noktasında ekonomik kalkınma, eğitimden, sağlıktan,daha çok adalet, daha çok teknolojik imkanlardan i savunma sanayisiyle fazlasıyla gelişmeliyiz. her alanda her yönüyle gelişmeliyiz. Rahat bir hayat, huzurlu bir yaşam, sağlıklı bir hayat sürdürmenin yolu bu saydığım imkanlardan geçer…
İmtihan dünyasındayız. Dünya nimetleri lazım olduğu kadar, ölüm ve ölüm ötesi hayat için hazırlanmak, güzel ameller işlemek lazım.. kabir hayatını güzelleştirmek, cennet bahçesine çevirmek bu dünyada sağlanır. Hayatı ve olayları bu pencereden bakmak ve bu imanla yaşamak lazım değerli okuyucu kardeşim...
Coronanın bir an önce tedavisinin bulunmasını, bütün insanlık ailesini tehdit eden bu öldürücü hastalığın bir an evvel gitmesini, yok olmasını Cenabı Allah’tan diliyorum..
Abdurrahman Akbulut Tüm Yazıları